A Haber'in 28 Şubat belgeselini izleyen birçok kişinin gözlerinin önünde o dönemde aile, çevre ve millet olarak yaşadıklarımız canlanmış olmalı. Sürecin sivil ya da askeri sorumlularına ait kayıtlar, güçlü oldukları dönemdeki burunlarından kıl aldırmaz tavırlarının ve ne kadar aşağılık varlıklarla aynı havayı teneffüs etmek zorunda kaldığımızın örnekleri.
Bazıları 'altlarını tutamadıkları için' salınmış olsalar da; sürecin askeri sorumlularının 2012'de başlatılan adli süreçte süt dökmüş kedi hallerine şahit olmak, belki teselli. Hesap vermekten bir şekilde kurtulmuş gibi gözüken, ama yıllardır kapılarının her an çalınabileceği endişesi ile yaşayan medyacısı ve sendikacısı ile sivil müsebbiplerin nasibine ise milletimizin nefreti ve bedduaları düştü. Hangisinin daha kötü olduğu ise yoruma bağlı.
Acı ya da tatlı, özellikle de toplumun büyük kesimlerini ilgilendiriyorsa yaşadıklarımızın tam olarak farkına varabilmek için üzerinden geçen yıllar öğretici oluyor. 28 yıl önce hepimizin üzerinden adeta bir silindir gibi geçen 28 Şubat Süreci, bunun en açık örneği.
Güya ideolojik bir tabanı ve hedefi var imiş gibi gözüken baskılarla, inançlı kesim açısından hayat adeta yaşanmaz hale getirilirken, arka plandaki faaliyetlerle ülkenin varlıklarının yağmalandığının, ancak ekonominin duvara tosladığı 2001'de farkına varılabilmişti.
İçi boşaltılıp TMSF'ye devredilen 20 banka 53,3 milyar, artan faiz 119 milyar ve ekonomideki kırılganlık 47 milyar dolar yük getirirken, Türkiye gayrisafi millî hasılası 75 milyar dolar azalmış, TL'de yaşanan kayıp 11,8 milyar doları bulmuştu. IMF'ye ödenen 6 milyar dolar faiz, yüzde 25 eriyen borsa ve kapanan binlerce iş yeri sebebiyle 2 milyon kişiye dayanan işsizlik...
Doğrudan ve dolaylı zararları ile 28 Şubat'ın milletimize nihai faturası bazılarına göre 291, bazılarına göre ise 350 milyar dolar...