Unutmak mı!..

Birçok açıdan diğerlerine örnek olan milletimizin, 15 Temmuz'da milli iradeyi gasp etmeye kalkışan alçaklara haddini bildirmesinin de örnek alındığını, Bolivya'da yaşananlar sayesinde öğrenmiş olduk.

Eğer başarılı olsaydı neler olurdu sorusunun cevaplarına bakıldığında, darbeden çok işgal girişimi olarak değerlendirilen 15 Temmuz'un 8. yılındaki faaliyetlerin önceki yıllara nazaran daha coşkulu olduğunun altını çizmek gerek. Anma törenlerinin bir günle sınırlı kalmayıp daha fazla günlere yayılması, birilerinin unutulmasını çok arzu ettikleri o gece yaşananların milletimizin zihninde ciddi bir şekilde yer ettiğinin göstergesi.

Konunun ciddiyetini bilen ve kesinlikle unutulmaması, unutturulmaması gerektiğinin farkında olanlar, gayretlerini her yıl artıyorlar. Eğer unutulacak olursa benzeri durumların tekrar yaşanabilme ihtimali var çünkü. 15 Temmuz'u teşvik eden dış mihrakların ve içimizdeki uzantılarının sulandırma ve itibarsızlaştırma gayretlerinin artması da teyakkuzu gerekli kılan hallerden.

Şehit yakınlarının ve gazilerin anlattıklarıyla, yaşananları daha net kavrıyor ve yalanlarla o alçakça girişimi sulandırmaya çalışanların gerçek yüzlerini iyice tanıyoruz.

Şehit yakınlarının anlattıkları, 253 şehidimizin de o gece nereye ve ne için gittiklerini bilerek yola çıktıklarına işaret ediyor. Çeşitli yerlerinden yaralanan gazilerimizi dinlerken de, tekrar benzeri melanetlerde bulunabilmek için 15 Temmuz şahlanışını itibarsızlaştırmaya çabalayanların ne kadar alçak olduklarını daha iyi anlıyoruz.

O gecenin yakın tanıklarının anlattıkları, Başta 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olmak üzere birçok yerde alçakların nasıl bile isteye sivillerin üzerlerine ateş açtıklarını ortaya koyuyor. Yaralıları almaya gelenleri bile vurduklarına dair şahitlikler, gözlerini kan bürüdüğünün en açık delili.

Mahkemeler sırasında sürekli olarak yalanlar söylemeleri ve bu arada