Tilki ve üzüm

Kahramanmaraş Depremleri sonrası yaşananları objektif olarak değerlendiren muhalif cenah mensupları arasında, 'bu kadar kısa zamanda bu kadar kalıcı konutun yapılması hakikaten büyük başarı' diyebilenler olması, güzel bir gelişme.

Ağzınızla kuş tutsanız beğenmemeye kararlı olanlar, konu dışı. Başarılanları yarım ağızla olsa da takdir edenler yanında, detaylara dalıp sıkıntıların hala sürdüğü edebiyatı yapmaya çalışanlar da eksik değil. Bunların öncelikle saymayı bilmediklerini söylemek gerek. Daha önce yaşananları unutmaları ve deprem bölgesindeki gelişmelerden habersiz oluşları, ayrı bir mesele.

Arama kurtarma çalışmalarından başlayıp, milyonlarca insana bulundukları ya da sevk edildikleri yerlerde hizmet ulaştırıldığını biliyoruz. İlk günden itibaren önce çadırlara, ardından konteynerlere yerleştirilen bölgedekilerin, şimdi de kalıcı konutlarına geçmeye başlamalarının az şey olmadığı, üzerinde herkesin ittifak ettiği bir başarı.

İletişim Başkanlığı'nın yerli ve yabancı medya mensupları için düzenlediği deprem bölgesi gezisinde, olumsuzluk arayanların gayretleri dikkat çekiciydi. '99 Depreminde hemen sahaya inen TSK, 6 Şubat'ta neden geç davrandı' diye sorup, mülki amirlerden, '99'da devletin bölgeye ancak üç gün sonra ulaşabildiği' cevabını alan Le Monde temsilcisi ve benzerleri, depremzedelerle yaptıkları özel görüşmelerde genellikle arzu ettiklerine ulaşamadılar. İnsanımızın ortaklaşa cevabı, 'Şükürler olsun, iyi durumdayız. Allah devletimize zeval vermesin' şeklindeydi çünkü...

Yapılanları itibarsızlaştırmaya çalışanların, yaklaşan yerel seçimlerde hizmet özürlü CHP adaylarının belediye başkanlıkları kazanmasına yönelik gayretleri, ironik. Bu güruhun favorileri arasındaki İBB Başkanı'nın seçim öncesi bol keseden yaptığı vaatleri şimdi unutturmaya çalışması da ibretlik. Hele kuruluşundan itibaren her sene en az 3-4 bin konut yapan KİPTAŞ'ı 5 senede ancak üç beş yüz konut yapar hale getirmişken...