İsrail, kendisini frenleme şansı olan tek güç ABD'nin aldırmazlığı ve teşvikleri sayesinde Gazze'ye yönelik vahşetini sürdürüyor. Herhangi bir netice doğurmayan Ateşkes görüşmeleri de ümit vermiyor.
Çok konuşulmasa da İsrail vahşetinin arka planında teolojiilahiyat ile ilgili hususların payı büyük. Ve bunlar çoğunlukla hurafe denilebilecek metinlere dayalı. Hangi çağda yaşadığımız düşünülünce, hurafe denilmeyi hak eden metinlere dayalı yıkıcıöldürücü görüşlerin, dini hayattan uzaklaştırmaya çalışan Batı'da prim yaptığına şahit olmak, şaşırtıcı.
Muharref Tevrat ve insanlarca oluşturulmuş çeşitli metinlerden ilham hatta emir aldıklarını söyleyen Siyonistlerin, 'halkı olmayan toprağa, toprağı olmayan halk' sloganıyla çöreklendikleri Filistin'deki melanetlerini gizleyen perdeler tamamen kalkmak üzere.
Yahudilere yönelik -haklı ya da haksız- dışlayıcı tavırları ile ortaya çıkan 'Yahudi Problemi'nin hallini, onlara Filistin'i ikram etmekte bulan Hristiyan dünya, olup bitenler konusunda neredeyse ikiye ayrılmış durumda.
Muharref İncil ve kutsal olduğu iddia edilen metinlerden çıkardıkları birtakım hükümlerle, İsrail taraftarlığını dini bir vecibe olarak lanse eden Evengalistler ve Hıristiyan Siyonistler de, Gazze'deki vahşetin suçluları arasında.
Gelişini sabırsızlıkla bekledikleri Hazreti İsa'nın (as) Peygamberliğini kabul etmedikleri gibi, 'oğullarını tanıdıkları gibi' bildikleri halde Peygamber Efendimiz'e (sav) de tabi olmayan Yahudiler'in hala Mesih'i beklemeleri, konunun dikkat çekici yönlerinden.
Oldukça detaylı olan konuya değinmekteki maksat, nihai hedef olarak kendilerine has hayallerle Mesih'in gelmesini bekleyen Siyonist Yahudilerin ve Hıristiyan Siyonistlerin temel yanılgılarına dikkat çekmek.
Yahudi ve Hıristiyan Siyonistlerin temel kavramları 'iyilik'. Siyonistlerin ortak rüyası olan vaat edilmiş topraklar da yine iyilikle bağlantılı. İyi insanlar (!) olduklarına inanan iki gurup, mükafat beklentisinde.