Suriye'de yolun sonu

Selam verip yanlarına oturan Melih Bey'in yorgun olduğunu fark eden Selim, takıldı:

- Beşik sallayacak yaşı geçmiş olsa da, olayların hızlı gelişmesi sebebiyle Melih ağabey, haber izlemek izin geç yatmış anlaşılan... Mehmet araya girerek:

- Bugünlerde hangimiz öyle değiliz ki.. Evet, madem geldi, Melih Bey'in Suriye'deki gelişmelerle ilgili yorumlarını alalım...

- Geçen hafta Muhaliflerin Halep'e girmesi sonrası neler olabileceğini konuşuyorduk. Rusya ve İran'ın ne yapacağı önemliydi. Bir hafta içinde önemli gelişmeler oldu. Rusya ve İran ciddi manada herhangi bir şey yapmadılar ve Suriyeli Rejim Muhalifleri, Hama'yı da aldıkları gibi şu anda Humus'ın kapısına dayanmış durumdalar... Selim:

- Hama'da mahkumlar salıverildiğinde, 1982'deki Hama katliamı günlerinde kaybolup nerede olduğu bilinmeyenlerden birisinin de serbest bırakılanlar arasında olması, oldukça dikkat çekici bir durum. Demek ki 42 senedir içeride imiş...

- Sanıyorum birçok benzeri de yaşanır. 1982'de Beşşar'ın amcası Rıfat Esad'ın yönettiği katliam günlerinde, Hama'da 30 binden fazla insanın katledildiği, 17 bininin kaybolduğu ve 700 bin civarında insanın ülkeyi terk ettiği, biliniyor. Bahsettiğin kişi, muhtemelen o kaybolanlardan birisidir... Remzi:

- Kayıp olduğu sanılan birisinin ancak 42 sene sonra hapiste çıkması ve muhtemelen daha da ortaya çıkacak benzerleri, babasının ölümü sonrası iş başına gelen Beşşar'ın da sanıldığı kadar vicdanlı birisi olmadığının göstergesi, bence... Selim:

- Hama'dan sonra Humus alınırsa Şam'a pek bir mesafe kalmıyor galiba. Bu arada Suriye'nin güneyinde ciddi gelişmeler olduğuna dair haberler de var. Muhalifler yanında bazı yerel unsurların da isyan ettikleri söyleniyor...

- Doğru, bu arada Şam'da da bazı hareketlenmeler olduğu ve Esad'ın ailesi ile beraber ülkeyi terk ettiği de haberler arasında... Mustafa:

- Muhaliflerin HTŞ öncülüğünde başlattığı harekatın ardında ABD ve İsrail'in olduğu şeklinde bir söylentiyi yaymaya çalışanlar var. Bu konudaki fikriniz ne..

- Suriye rejimi ve özellikle de İran yanlısı birilerinin uydurması bu. HTŞ ve Muhalifler, 2016'da adeta yerle bir edilen ve nüfusunun büyük bir bölümü şehri terke mecbur kalan Halep'i, rejim unsurları ve İran'dan gelip oraya yerleşen Şii milislerin elinden aldılar. Suriye'nin en büyük ikinci kenti olup nüfusu 5 milyon civarında olan Halep'i 300 bin nüfusa indirip adeta hayalet şehir haline getiren ve buranın gerçek sahipleri gelince kaçıp gidenlerin, Muhaliflerin arkasında ABD ve İsrail var iddiasında bulunmaları gülünç bence... Remzi:

- Bizdeki bazı yayın organları arasında Muhaliflere Cihatçı hatta terörist diyenler var. Bunun anlamı ne..

- Geri zekalılık. Konuya Türkiye hatta bölge merkezli değil, ABD ya da İsrail açısından baktıklarının göstergesi. Her şey bir yana, Rejim ve İran gerçekten samimi olsalardı, 4 milyondan fazla Halepliyi şehirlerine dönüp yaşamaya ikna edebilirlerdi, mesela. Demek ki böyle bir niyetleri yokmuş. Vatanlarını kurtarmak üzere harekete geçenlere cihatçı ya da terörist diyenlerin değerlendirmesini siz yapın... Melih Bey, çayını yudumlayıp, devam etti:

- Biliyorsunuz, Gazze saldırıları sonrası bazı değişmeler yaşandı ve İsrail'le çatışması sebebiyle Hizbullah konusuna değişik bakar olduk. Ancak, daha evvel Irak'ta olduğu gibi Suriye'de Şiilik konusunu öne çıkaranların ciddi zararları olduğu aşikar. Haşdi Şabi ya da Hizbullah gibi Çeşitli isimler altında faaliyet gösteren bazı grupların daha çok Müslümanları hedef aldıkları bir sır değil... Mehmet:

- Hakikaten düşününce insanın aklı karışıyor. İsrail'in melanetleri sebebiyle Müslümanların topyekun mücadelesinden bahsediyoruz, ama Irak'ta ve Suriye'de Şiilik konusunu öne çıkaranların can sıkıcı faaliyetlerini hatırladıkça da ümidimiz kırılabiliyor. Halep, bu konuda en dikkat çekici yerlerden birisi. Rusya ve İran'ın desteğiyle rejim tarafından ele geçirildikten sonra, nüfusunun neredeyse tamamı Sünni olan şehirde, İran'ın muhtemelen Şiiliği yaymayı amaçlayan merkezler açması, düşündürücü... Melih Bey:

Teröre geçit yok!..

- Düşündürücü olan o kadar çok şey var ki... Her ne ise, gelinen aşamada Rusya'nın ve İran'ın rejime yani Esad'a olan desteklerinin bittiği söylenebilir. Katar'da Astana Üçlüsü de denilen Türkiye, İran ve Rusya dışişleri bakanlarının görüşmeleri var, biliyorsunuz. Muhaliflerin Halep, Hama ve Humus'a yönelik yürüyüşleri sırasında Suriye rejiminin beklediği gibi davranmayan Rusya ve İran'ın, Esad'ı artık gözden çıkardıklarının netleşmeye başladığı bir aşamadayız... Selim:

- Gelişmelerin Suriye'nin bölünmesi ile sonuçlanabileceği ve bunun da ülkenin kuzeyinde PYDYPG'nın bir teröristan kurması manasına gelebileceğini söyleyenler var. Ne dersiniz

- HTŞ ve Muhalifler Halep, Hama ve Humus'a yürürken, Türkiye'nin destekçisi olduğu Suriye Milli Ordusu da Tel Rıfat'ı terk etmeyen PYDYPG unsurlarını temizledi Sahayı iyi bilenler şimdi sıranın Münbiç'te olduğunu söylüyorlar. Bunları ve son zamanlarda Türkiye'deki bazı gelişmeleri düşündüğümüzde, tam olarak ne olduğunu bilmesek de ciddi gelişmelerin yaşandığını söyleyebiliriz. Bu gelişmelerin, sadece Suriye Rejimi için değil kah ABD, kah Rusya ve kah rejimle iş birliği yapan PYDYPG açısından da ciddi sürprizlere gebe olacağı anlaşılıyor... İhsan: