İsrail vahşeti hakkında Dünya ve özellikle ABD kamuoyunda 7 Ekim sonrası artan farkındalıkta sosyal medyanın büyük payı, inkar edilemez.
Batılı medyanın gazeteleri, televizyonları ve internet siteleri ile İsrail şakşakçılığından zerre kadar taviz vermediği, malum. Ancak insanlığın büyük çoğunluğu, 7 Ekim'in bir öncesi olduğundan başlayıp, İsrail'in alçaklıklarının detaylarını bazı sosyal medya kuruluşları sayesinde öğrendi.
İsrail'in hep o bölgede olduğu, vahşi Filistinlilerin oradaki zavallı Yahudilerin haklarını ellerinden almaya çalıştıkları gibi yalanlar yerine gerçekler konuşuluyor artık.
ABD'de ve Batılı ülkelerde üniversitelerden sokaklara kadar yayılan İsrail karşıtı protestolar sistemin koruyucuları tarafından bastırılsa da, vazonun kırıldığını ve İsrail'in eski propaganda gücüne bir daha erişemeyeceğini unutmamak gerek.
Batı'da, sosyal medyayı tam kontrol edebilme çabası, satmaya zorlama ya da sahiplerini ikna (!) gibi yollarla sürdürülüyor. Zaten ciddi müeyyidelerle karşı karşıya olan kuruluşlar, şimdi de sistemin menfaatlerine aykırı içerikler konusunda hizaya getirilmeye çalışılıyor. Ve bu konuda -maalesef- ciddi mesafeler de alınmış durumda.
Sosyal medyaya, sistemin menfaatlerine uygun davranmalarını sağlayacak şekilde çekidüzen verme gayretinin demokrasi, insan hakları, ifade ve basın özgürlüğü gibi kavramlarla uyuşmadığını söylemek bile gereksiz.
Batı'da Gazze'de olup bitenler ve İsrail'in gerçek yüzünün tanınmasın konusunda yaptıkları ile teşekkürü hak ettikleri, şüphesiz. Ancak, çoğu platformların, tam sistemin arzu ettiği gibi İslam karşıtlığını da ihmal etmedikleri, bir vakıa.
Gazze'de yaşananlar ve İsrail vahşetini dünyaya duyurma konusundaki ciddi katkıları sebebiyle bazılarına teşekkür borçlu olsak da, meselenin bizimle ilgili tarafı ülke olarak sosyal medya kuruluşları ile başımızın dertte olması...