'CUMHURİYET Halk Partisi grubuyla, Parti Meclisi ile, 81 il başkanımızla, 973 ilçe başkanımız, 2 milyon üyemizle buradayız; hodri meydan' demiş Özgür Özel ve devam etmiş: 'Atatürk'ün partisini ne kayyıma bırakır ne yargı oyunlarıyla kimseye teslim ederiz.'
Ana muhalefet genel başkanının bu sözlerinin, CHP'nin şaibeli 38. Kurultayı ile ilgili kararını 30 Haziran'da vermesi beklenen mahkeme heyeti açısından herhangi bir önemi yok. Onlar CHP'li isimlerin iddialarına ve tabii delillere bakıp, neticeyi etkileyebilecek sayıda CHP delegesinin iradelerinin satın alınıp alınmadığına bakarak kararlarını verecekler.
Açık kaynaklardaki bilgilere bakılırsa, mahkemenin alacağı muhtemel karar sebebiyle telaştaki mevcut CHP yönetimi, Haziran sonuna kadar da uykusuz kalacak gibi. Mahkemenin vereceği kararın, tedbir maksadıyla apar topar yapılan olağanüstü kurultay sonuçlarını yok sayabilme ihtimali de var çünkü.
Meselenin püf noktası, 38. Kurultay'ın ilk oylama sonuçlarında iki aday arasındaki farkın çok az olması. İlk turda Özgür Özel 682, Kılıçdaroğlu ise 664 oy almıştı ve fark sadece 18 idi, malum. Bu da az sayıda -mesela 10- delegenin iradesi satın alınmış olsa bile neticeyi etkileme ihtimalinin yüksek olduğuna delalet ediyor.
Delegelere dağıtılan paralar karşılığı değiştirilen oy tercihlerinin cep telefonu kamerasıyla ispatlanması, mahkemenin işini kolaylaştıracak unsurlardan. Kapalı iken açtırılan döviz büroları; dağıtılan binlerce, on binlerce euro ve dolar, kurultay sonrası belediyelerde işe alınan delege yakınları, pavyonlarda pazarlıklar ve benzeri hususlar, süreci bizzat yaşayan ve çeşitli sebeplerle memnuniyetsiz olan CHP'lilerin beyanı.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, ne halleri varsa görsünler demek mümkün. Ancak, Türkiye'nin ana muhalefet partisinin durumu ve bundan sonra olabilecekler hakikaten kaygı verici...