Paçalardaki çamurlar

Maruz kaldığı Aksa Tufanı Harekatı'ndan sonra İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırıları, bu kadarını ummayanlar açısından şaşırtıcı. Ancak, ABD başta olmak üzere bazı ülke yöneticilerinin bu vahşeti durdurmaya çalışmak yerine adeta teşvik etmeleri, çok daha şaşırtıcı.
Sürecin başından beri, ABD'nin ateşkes talebinde bulunabileceği beklentisinin ağır bastığı dönemler yaşandı. Ama başta Biden olmak üzere ABD'li yetkililer, adeta İsrail'in bir ateşkese razı olmasından kaygı duyuyormuş gibi açıklamalar yaptılar hep. Bu da, İsrail aslında saldırıları durdurmayı istiyor galiba ama ABD müsaade etmiyor gibisinden birtakım algıları besledi.
ABD'den gelen Gazze'ye yönelik vahşi saldırıların sürmesini teşvik eden açıklamaların, bu ülke yöneticilerinin hür iradeleriyle mi yoksa, bu tür açıklamaların işine yarayacağını düşünen İsrail'in siparişi üzerine mi yapıldığı, hala ciddi bir merak konusu. Kelimenin tam manasıyla rezilliklerle dolu Epstein dosyasının tekrar gündem olması, bu soruyu daha da anlamlı hale getirdi.
Yaşadıklarımız, başta Netenyahu olmak üzere, dünya kamuoyuna çağdaş, demokrat ve özellikle de seküler olarak pazarlanan İsrail'i yönetenlerin, aslında tam manasıyla birer 'gerici' olduklarını ve ortak insanlık değerlerine yabancı olduklarını anlamayı sağladı.
Gerçek Tevrat'taki 'öldürmeyin' emrini 'öldürün' şekline dönüştüren, 'yeryüzüne ancak iyi kulların varis olacağı' hükmünü yanlış anlayıp arzı mevud hayali kuranların, Batılı liderleri bu kadar rahatlıkla çekip çevirmeleri, sadece Müslümanların değil Dünyanın problemi.
Epstein dosyalarının, ABD'nin ve Avrupa'nın önemli isimlerinin akıl almaz rezaletlerini içerdiği, biliniyor. Konunun tekrar gündeme getirilmesi ile, İsrail'in bu dosyalarda ismi geçenlere, sakın duruşunuzdan taviz vermeyin yoksa hepinizi rezil ederim mealinde bir mesaj verdiğini düşünen çok kişi var.