Not alınacak şeyler

Selam verip, moralleri iyice bozuk olduğu anlaşılan arkadaşlarının yanına oturan Melih Bey:

- Durumunuzu anlıyorum. Öncelikle İsmail Haniye'ye Cenab-ı Hakk'tan gani rahmetler, ailesine, yakınlarına Gazze başta olmak üzere Filistinlilere ve tabii Ümmete sabırlar dilerim. Ancak, İsmail Haniye'den çok kendi halimize üzülmemiz gerektiğini de hatırlatırım. O, üzerine düşeni yaptı ve Rabbine kavuştu. Bu arada Türkiye'de bütün camilerde Cuma Namazı sonrası gıyabi cenaze namazları kılınması da çok anlamlıydı... İhsan:

- Yine de olan biteni kabul etmekte zorlanıyor insan. Başta Filistin davası için bu kadar önemli bir kişinin, sıkı şekilde korunacağı düşünülen Tahran'da vurulmuş olması olmak üzere kafamıza doluşan soru işaretleri, moral bozukluğumuzun sebeplerinden...

- Doğru. Ancak, İran'da yakın zamanda birçok olay yaşandığını da unutmayalım. Cumhurbaşkanları Reisi'nin vefatı ile sonuçlanan helikopter kazası, mesela. Ne olduğunu halen net olarak bilmiyoruz. Yine yakın zamanda Kasım Süleymani'yi anma törenlerinde onlarca kişinin vefatına sebep olan bomba olayı. Soru işaretleri tabii ki var ancak, İran'ın tümüyle güvenli olması da mümkün değil nihayetinde... Selim:

- İran Devrim Muhafızları'nın konuyla ilgili açıklamasında, Haniye'nin kısa menzilli mühimmatla dışarıdan vurulduğu ve suikaste ABD'nin de destek sağladığı, belirtiliyor...

- Açıklamayı ben de okudum. Yine de sıkı bir şekilde korunduğu bilinen bir mekanda kısa menzilli mühimmatla vurulmuş olması, İran açısından da ciddi bir problem. Sadece önemli misafirlerin değil, İran devlet yetkililerinin de kaldıkları bir bölge orası... Mehmet:

- Haniye'nin şehadeti vesilesiyle İslam ülkelerinden beklenen tepkinin gelmemesi de acı. Türkiye ve Katar dışındaki ülkelerin sessizliği insanın canını sıkıyor. Haniye'nin, Filistin davası için verdiği mücadele sırasında sürekli olarak barışı önceleyen ve bunun için gereken her çareye başvuran birisi olduğunun herkes farkındaydı oysa... Mustafa:

- Ülke olarak hepimiz üzülmüşken içimizden birilerinin aykırı sesler çıkarma çabaları da var. İsrail'in yaptığı şeyleri onaylar şekilde açıklamalar yapanından, Haniye'nin şehadeti vesilesiyle milli yas ilan edilmesine bozulanlara kadar bir sürü davranışa şahit olduk... Melih Bey:

- Öncelikle, içimizde Haniye'nin temsil ettiği ve milletimizin kahir ekseriyetinin sahip çıktığı Filistin konusuna farklı bakanlar olduğu bir sır değil. Bunların büyük çoğunluğunun Filistin meselesine Haniye'yi katledenler gibi baktıkları da. Güya muhalefet yaptıklarını zannederek akışa kapılanlar ne ise ama bilinçli olarak İsrail yanlısı açıklamalar yapanlar bile var... Selim:

- Bunlar arasında en kötüsü de, vaktiyle Liberal Parti'nin genel başkanlığını da yapan Cem Toker isimli birisinin, 'İsrail'e kafa tutan Arap liderler yaradanlarıyla buluştu, hepsinin icabına bakıldı' şeklindeki sözleri...

İçimizdeki Siyonistler...

- Haklısın. Bu türden sözler edebilenlerin kimlikleri ya da zaman içinde nasıl bir kimliğe büründükleri, meselenin önemli tarafı. O sözlerin edildiği TV programında utanmadan gülüşenler için de aynısı geçerli. İsrail'in ne mal olduğunu iyi bilmeleri gereken isimler bunlar ve milletçe üzüldüğümüz bir konuda, bizden olmadıkları gibi bizim gibi olmaya niyetleri olmadığını da gösteren tavırlar takınıyorlar... Remzi:

- Haniye'nin vefatı sonrası, 'İsrail'e kafa tutan Arap liderlerin icabına bakıldı' diyebilen birisinin köken olarak Yahudi olup olmadığı, ayrı mesele. Ancak, Siyonist zihniyetin kölesi olduğu tartışmasız... İhsan:

- Hayırlısı. Tabii içimizden birilerinin bu türden davranışlarını not etmemiz gerektiği de açık. Bu zihniyetin ne yapacağı belli olmaz çünkü. Bu arada umarız, İsmail Haniye'ye yapılan alçakça suikast, İslam ülkelerinin yöneticilerinin gözlerini açmalarına vesile olur. Filistin'in ve Gazze'nin karşı karşıya olduğu vahşeti gereği gibi değerlendiremeyenler, gözlerini kan bürümüş alçakların herhangi bir sınır tanımadıklarını, bir kez daha net olarak görmüş olmalı... Melih Bey:

- Haklısın. Haniye'nin şehit edilmesi, sınır diye bir şeyin kalmadığının göstergesi. Geçmişte Müslümanların sınırları zorladığını iddia edenler, şimdi zorlanmadık sınır bırakmıyorlar. Bunun neticede ne getireceği bilinmez ama, 'men dakka dukka' sözünü de unutmamak gerek. Pervasızca davranan ve herhangi bir kural tanımadan sağa sola saldırıp, alçakça suikastler yapanlar, muhatapların pervasız davranışlarına sebep olabilirler belki de. Geçmişte yaşananları unutmamak gerek... İhsan:

- Haniye'nin şehadeti Gazze ve Filistin meselesinin bundan sonraki seyrini nasıl etkiler..

- Tahminlerde bulunmak mümkün ancak, yaşadıklarımız normal şeyler olmadığı için anlamı yok. Sadece Cumhurbaşkanımızın Rize'de yaptığı konuşmada altını çizdiği hususları hatırda tutmakta fayda var. Daha önce yine Rize'de yaptığı bir konuşmada, 'Gazze için görünenin dışında şeyler yaptık, yapıyoruz ve yapacağız' demişti, malum. Son konuşmasında da 'Dağlık Karabağ ve Libya'da olduğumuz gibi Gazze'de de olabiliriz' şeklinde konuştu. Normal olandan anlamayanlar için bulunabilecek yollar vardır muhakkak. Vaktiyle Bosna'da ve sonrasında Karabağ ve Libya'da olduğu gibi... Selim:

- Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda görülen İsrail'in soykırımla suçlandığı davaya müdahillik dilekçesi yakında verilecekmiş...

- Bu, olabileceklerden birisi. Başka şeyler de olabilir. Bekleyecek ve göreceğiz. Sırtında yumurta küfesi olmayanların yaptıkları yorumlardaki gibi değil belki. Ama Türkiye'nin kararlı duruşunun sağlayacağı şeyler elbette olacaktır... İhsan: