Ne yapılırsa yapılsın yetersiz görme itiyadında olanları anlamak mümkün. Hatta, yapılanı yeter görmedikleri düşüncesiyle her şeyin çok daha iyisini istediklerini bile düşünebiliriz.
Ancak, nereden nereye gelindiğine bakarak mukayese yapılması gereken konularda bile çoğu zaman gereksiz müşkülpesentlik yapanlar var. Huyları gereği çok daha iyisini istedikleri için var olanı beğenmiyormuş gibi yapan bu kesimden en azından bazılarının aslında yapılanları düpedüz istemedikleri anlaşılıyor.
Kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan teröristan ihtimali ülkemizin müdahaleleri ile engellenen Suriye'de durumun tamamen değiştiği bir zamandayız. Ülkede Baas darbesinin yapıldığı 1963'ten beri süren insanlık dışı rejim artık sona erdi. Birçok farklı unsurun bulunduğu Suriye'nin, farklılıkları barış içerisinde bir arada yaşatabilme kararlılığına sahip kadrolar tarafından yönetilecek olması, ciddi bir aşama. Yaşanan gelişmenin bölgenin hali ve geleceğine yönelik potansiyel etkileri, vesayet güçleri üzerinden Suriye'yi ve bölgeyi domine etmeye düşünenler açısından ciddi derecede can sıkıcı.
Suriye denklemindeki tek değişiklik, Esad Rejiminin düşmesi ve bu rejime destekleri ile bilinen Rusya ve İran'ın kenara çekilmesi, değil. ABD askerlerinin burada olmasından pek hoşnut olmadığı bilinen Trump'ın yakında ABD'de yönetimi devralacak olması, önemli başka bir husus. Öngörülemez tavırları ile bilinen ve ihtiyaç duyulan DEAŞ'ın ABD tarafından oluşturulduğunu savunan Trump'un, PKK'nın Suriye'deki uzantıları konusunda ne yapacağı, ciddi bir soru işareti.
Önceki yıllarla mukayese edildiğinde, 2024'ün sonuna doğru yaşanan gelişmelerle Suriye'deki durumun Türkiye açısından çok daha uygun bir hale geldiğini vurgulamak gerek. Sınır güvenliğimizle ilgili attığımız adımlar sebebiyle zaten köşeye sıkışan PYDYPG'nin yakında tümüyle yok olmasının, şaşırtıcı olmayacağı söylenebilir. Belirli ölçüde destek aldıkları Rusya ve İran'ın çekilmesiyle sadece ABD'nin insafına kalmaları bir yana,