Birileri, Türkiye'nin tıpkı eskiden olduğu gibi kendisinden isteneni yapmaya tekrar başlaması ve bu arada bulunduğu bölgeye yönelik hesaplara mani olmaktan vazgeçmesi gerektiğini düşünüyor. Yakın tarihte yaşadığımız birçok gelişme gibi, Kayseri ve kuzey Suriye'deki son olayların sebebi de bu.
Kayseri ve Suriye'nin kuzeyindeki güvenli bölgelerde meydana gelen olayların çirkin bir tertip olduğu, şüphe götürmeyecek bir biçimde ortaya çıktı. Suriye'nin kuzeyinde teröristan kurdurmama kararlılığımızdan zaten rahatsız olan çevrelerin, Suriye yönetiminden makul mesajlar gelmeye başlaması ile telaşa kapılıp düğmeye bastıkları, aşikar.
Çirkin bir olay bahanesiyle çıktığı söylenen karışıklıkları çıkaranların taşıma kıtalar olması, tezgahın bariz tarafı. Sadece Kayseri'de değil Suriye'nin kuzeyindeki olayların da dışarıdan taşınanlarca çıkarılması, organize bir durumla karşı karşıya olunduğunu gösteriyor.
Ülkemizin önemini iyi bilen dış mihrakların bizi bize bırakmama kararlılıklarını anlamak mümkün. Ancak içimizdeki beyinsizlerin nasıl olup da dış mihraklarla aynı şekilde düşünebildikleri sorusuna cevap bulabilmek kolay değil.
Irak'ın kuzeyinden başlayıp Suriye üzerinden Akdeniz'e uzanması planlanan 'teröristan' konusunda ülkemizin kararlı tavrı, ABD ve işbirlikçilerinin öncelikli konuları. Irak'tan başlayıp Suriye'nin kuzeyinden Akdeniz'e inecek şekilde bir teröristan koridoru oluşturabilirlerse, sadece Türkiye'nin değil, bölgedeki bütün ülkelerin başına büyük bir bela sarmış olacaklar.
Dış mihrakların teröristan projesi ile ilgili bir başka beklentileri de bunun İsrail'e rahatlama sağlama ihtimali. Türkiye, Suriye, Irak ve İran'da gözler buraya çevrileceği için İsrail'in bir süre unutulacağını düşünüyorlar.
Sınır güvenliğinin varlığımız, birliğimiz ve bekamız için tartışmasız bir konu olduğu ve bundan asla taviz verilemeyeceği, çok açık. Sınırlarımızın dibinde kurulacak bir oluşuma karşı çıktığımız için de, teröristan kurmak isteyenler ülkemizin başına birtakım problemler sarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.