MELİH Bey, pencere kenarındaki masada hava durumu hakkında muhabbet eden ekibe selam verip yanlarına oturduğunda ilk soru Selim'den geldi:
- Yemin törenleri sonrası korsan yemin eden teğmenler konusundaki Millî Savunma Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu kararı açıklandı. Amirlerinden 3 kişiyle birlikte 5 teğmene 'Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası' verildi. Sanki biraz ağır gibi. Ne dersiniz..
- Bu durumda başka ne beklenebilirdi ki Disiplinin temel esaslardan birisi olarak kabul eden silahlı kuvvetler söz konusu olduğunda, bu esası ihlal edenlerin, istenmeyen neticelerle karşılaşmaları mukadder. 'Türk Silahlı Kuvvetleri'nde disiplinsiz hiçbir harekete göz yumulamayacağı' ve 'kuralları çiğneyenlere karşı gerekli adımların atılacağı'nın vurgulandığı MSB açıklaması da bunu gösteriyor... Mustafa:
- Teğmenlerin 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' şeklindeki sloganları sebebiyle ihraç edildikleri iddiaları bundan böyle hız kazanır herhalde..
- O gün mezun olan teğmenlerin sayısı bine yakın.
Düzenlenen eyleme katılanlar ise dört yüz civarında. Demek ki 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sözü değil, yapmayın denilen bir işi yapmaları problem... Melih Bey, devam etti:
- Sadece onlar Mustafa Kemal'in askerleri ise diğerleri için ne deneceği, ayrı bir mesele.
Daha da dikkat çekici olan ise 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganı atan teğmenlere güya destek olanların tamamının Mustafa Kemal'in idealleri olduğu düşünülecek şeylere karşı çıkanlar olması. Kılıçların, savunma sanayiinde yerlilik oranını yüzde 80'in üzerine çıkarıp ülkemizin kendi uçağını, helikopterini, tankını, topunu ve benzeri ihtiyaçlarını yapan bir iktidara karşı çekildiği düşünülürse, iş daha da karışır. Bunları yapmamızı engellemeye çalışmakla yetinmeyip bir de terör örgütü ile iş tutanların sahip çıktığı bir eylemi yapanların, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' lafına kim inanır ki.. Mehmet:
- Bu çok doğru hakikaten.
Anlaşılan söz konusu olayda ne söylendiğinden çok ne yapıldığı önemli demek ki...
- Aynen. Olayın esası, teğmenlerin mezuniyet öncesi komutanlarına gidip törende okumak istediklerini söyledikleri yemin metnini, uyarılmalarına rağmen okumakta ısrar etmeleri zaten. Hem de bir kere, iki kere değil, tam 7 kere amirlerine gidip kaldırılan yemin metnini okuma konusunda izin almaya çalışmışlar ve her defasında da böyle bir şey olamayacağı kendilerine söylenmiş... Remzi:
- Bu ayrıntıdan bahseden pek yok, nedense... Melih Bey:
- Esas tören sonrasında aileleri ve basını korsan tören yapacakları yere davet etmeleri ve görüntülerin yayılmasını sağlamaları da dikkat çekici.
Disiplin sürecindeki tavırları ve pişman olduklarına dair herhangi bir belirti göstermemeleri de keza... Mehmet:
- Teğmenlerin bilerek ya da bilmeyerek bu sonu hazırladıklarını düşünüyorum.
Askerlik diğer meslekler gibi değildir ve ne yaparsan yap kurallar dışında herhangi bir şey yaparsan, mutlaka bir müeyyidesi vardır... - Teğmenler ve amirlerinin bilmesi gereken Askeri Ceza Kanunu'nu bu gibi durumlarla ilgili hükümleri çok net. 95.
Madde'de: 'Müzakere veya istişare için asker kişileri toplayan, birlikte beyanat veya şikayette bulunmak üzere imza toplayan, birlikte beyanat veya şikayette bulunan, her ne suretle olursa olsun gösteri veya tezahüratta bulunan, kim olursa olsun altı aydan üç seneye kadar hapis olunur' deniyor... İhsan:
- Teğmenlerin bir de ceza almadıklarına şükretmeleri gerek.
Bu, karara itiraz ederlerse, İdari Mahkeme'nin de yapacağı bir şey yok manasına geliyor...
Hayırlısı diyelim ve şimdi de İBB Başkanı'nın son atraksiyonlarına dair yorumlarını dinleyelim...
BOŞA ZAHMET...
BAŞTAN söylenecek olan İBB Başkanı'nın aslında kendi ayağına sıktığı. Örnek aldığını söylediği Cumhurbaşkanımızın hayatı hizmetlerle dolu ve mağduriyeti de, son derece açıktı. Bir şiir okuduğu için mahkum edilmişti. Başta ihaleye fesat karıştırmak olmak üzere kamu görevlilerini tehdit, hakaret ve benzeri toplumun hiç hoş karşılamayacağı hususlarda yargılanan İmamoğlu'nun bunlar üzerinden mağduriyet algısı oluşturması bence mümkün değil... Mustafa: