İnsan en azından utanır

SİLİVRİ açıklarında yaşanan 6.2'lik sarsıntı, bir deprem ülkesinde yaşadığımız gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Hamdolsun, yıkıcı etkileri olmayan deprem sonrası dikkatlerimiz tekrar deprem uzmanlarına yönelmiş durumda.
Uzmanların kimine göre beklenen büyük İstanbul depremi oldu ve uzun yıllar büyük bir deprem riski yok. Kimi ise zamanı bilinmese de büyük bir depremin yaşanabileceği kanaatinde. Orta yolculara göre oldu denebilir, ama olmadı da denebilir.
Deprem uzmanları, iyimser, kötümser ve ikisinin ortası yorumlarda bulunsalar da verdikleri mesajın özeti net:
Depreme karşı hazırlıklı olmamız ve bunun için riskli binalarımızı bir an evvel yenileyip, güvenli hale getirmemiz gerekiyor.
'İstanbul depremi bir milli güvenlik meselesi!' diyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un konuya bakışı oldukça net: Toplamda 1,5 milyon riskli yapı olduğu bilinen İstanbul'daki bu yapıların yüzde 30'unun yani 600 bin bağımsız bölümün acilen dönüştürülmesi gerektiğini ifade ediyor.
Kurum'un açıklamalarından Bakanlığın, 39 ilçede 365 farklı alanda kentsel dönüşüm faaliyetleri yürüttüğünü, 2012'den bu yana 923 bin dönüşümün tamamlandığı İstanbul'da şu anda özel sektörle birlikte 290 bin ev ve iş yerinin dönüşümünün devam ettiğini öğreniyoruz.
Devletimizin İstanbul'u depreme hazırlamak için bakanlıklar ve tüm birimleriyle çalışmakta olduğunu söyleyen Bakan Kurum'un, 'İstanbul depremi bir milli güvenlik meselesidir. 16 milyon İstanbullunun canının ve geleceğinin söz konusu olduğu bir yerde siyasete ve polemiğe yer yoktur' sözleri, durumun ciddiyetini gösteriyor.
Her yerde olduğu gibi İstanbul'daki AK Partili belediyelerin özellikle de 2012'den beri Cumhurbaşkanımızın da teşvikleriyle kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verdikleri biliniyor. Aynı süreçte kentsel dönüşümü her nedense rantsal dönüşüm olarak yaftalamaya çalışan CHP'liler ve benzerlerinin insanların sağlam binalara kavuşmalarını engellemek için mahkemelere koştukları da malum.