Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak

Selam vererek yanlarına oturan Melih Bey'e ilk soru Selim'den geldi:

- Hoş geldin Melih ağabey. Değinmeni isteyeceğimiz çok şey var, ama öncelikle şu Amerika'daki yangınlar hakkında ne düşündüğünü bir söyle...

- Amerika denilince yaşananlara inanası gelmiyor insanın, ama durum hakikaten vahim. Los Angeles'ta, nasıl başladığı bilinmeyen ve hayatını hayatını kaybedenlerin sayısının en az 11 olduğu bilinen yangınlar sebebiyle bölgeden tahliye edilenlerin sayısı yaklaşık 200 bin. Birçok yerde aynı anda başlayan ve şu ana kadar toplamda 35.000 dönümden fazla alanı yakan çok sayıda yangın söz konusu ve 6 yerdeki yangın halen söndürülemedi... İhsan:

- Dünyanın süper gücü Amerika yangınlara müdahale konusunda neden başarısız dersiniz..

- Süper güç ifadesi laf olarak söylense de fiiliyatta geçersiz. Yakında göreve başlayacak Trump'un 'musluklarda su yok' sözü biraz ironik olsa da doğruları da ifade ediyor. Yangınların olduğu Los Angeles, ABD'nin belki de en gelişmiş yerlerinden birisi, mesela. Ama belli ki çeşitli felaketlere hazırlık ve tedbir konusunda son derece yetersiz. Yanıp kül olduğu söylenen on binden fazla ev var ve bunların her birisinin değerinin on milyonlarca dolardan başladığı söyleniyor... Mehmet:

- Erbakan Hoca, yıllar önce dinlediğim bir konferansında, 'dev gibi gözüken Amerika'nın, aslında yollarını tamir etmekten bile aciz olduğunu' söylemişti. Demek ki sistematik bir problem söz konusu...

- Sanırım öyle. Ne kadar fazla yerde çıkarsa çıksın, ABD'nin anında müdahale ederek söndürebileceğini düşünüyor insan. Ancak uygulamaya bakıldığında ciddi bir zaafiyet söz konusu... Selim:

- Bu durumda bizim birçok konuda olduğu gibi afetlerle mücadele konusunda ABD'den çok ilerde olduğumuz söylenebilir. Yakın zamanda çıkan yangınlarda, sel ve deprem felaketlerinde devlet ve millet olarak çok iyi imtihanlar verdik çünkü... Melih Bey:

- Dahasını da söyleyelim. Süper güç denilen ABD, bundan önce yaşanan sel ve yangın felaketlerinin yaraların sarılması konusunda çok başarısız bir ülke. Şu ana kadar yüz milyar doların üzerinde zarara sebebiyet veren ve nerede duracağı bilinmeyen yangınların yaralarının nasıl sarılacağı da ciddi bir problem. Amerika'nın devlet olarak bu tür konularla uğraşan herhangi bir mekanizması yok çünkü... Mustafa:

- Orada sigorta devreye girer herhalde..

- Doğru, sigorta sistemi var. Ancak, yanan evlerin her birinin 15 ile 25, hatta 30 milyon dolar olduğu ve sigorta sisteminin bunların ancak çok az bir kısmını karşılayabileceği söyleniyor. Ciddi mağduriyetler yaşanacak yani... Remzi:

- Tabii ki evleri yananlar ve canını kaybedenler meselesi üzücü. Ancak, Amerika'nın genel tavrı düşünülünce, başına gelen bu felakete üzülesi bile gelmiyor insanın. Dünyanın her tarafını çıkarı için ateşe vermekten kaçınmayan bir ülkenin, şu anda içten içe yanıyor olması belki de ilahi adaletin gereklerinden birisi... İhsan:

- Yangın, sel ve deprem konusunda ülkemizin gerek müdahale ve gerekse felaketlerin ardından yaraların sarılması hususunda geldiği seviyeye bakınca şükretmek gerek. Eh, şimdi bu konuda kifayeti müzakere diyelim de Melih Bey, terörsüz Türkiye sürecinde gelinen aşamayı bir değerlendirsin...

Suriye'de hikayemiz yeni başlıyor.

- Cumhurbaşkanımızın 'iç cepheyi tahkim' açıklaması sonrası MHP Lideri Bahçeli'nin DEM'e yönelik ezber bozan açıklamalarını, İmralı'ya giden DEM heyetinin dönüşte siyasi parti ziyaretleri ile devam etti ve sanırım tekrar adaya gidecekler. Çok şey konuşuluyor olsa da, sürecin belirlendiği şekilde devam ettiği ve kısa sürede Öcalan'ın PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısının gerçekleşeceği, söylenebilir... Mehmet:

- Heyetin Edirne'ye gidip Selahattin Demirtaş'ı ziyaret etmesi çok konuşuldu. Bu konuda ne söylenebilir..

- Herhalde, onun da hatırı kalmasın diye gidilmiştir. Unutmayın, kim ne derse desin süreçte bir pazarlık söz konusu değil. Öncelik silahların bırakılması ve PKK'nın kendini lağvetmesi. Bundan sonra neler olacağı, ancak o zaman belli olur. Dolayısıyla siyasi liderlerle ya da başkaları ile yapılan görüşmelerin ana mantığı, bilgi vermek ve katkı sağlamalarını temin etmek. Daha doğru bir deyimle, gölge etmeyin demek. Her ne kadar farklılıklar olsa da daha öncesi Çözüm Süreci sırasında yaşananlar unutulmadı çünkü... Mustafa:

- Öcalan'ın çağrı yapması durumunda PKK'nın ve Suriye'deki PYDYPG'nin uyup uymayacağı konusunda bir açıklık var mı..

- Henüz yok. PKK'nın çeşitli bağlantıları var, malum. Kandil var, Avrupa var ve esas patronları ABD var. Örgüt mensupları ve bağlantılı siyasi hareketin referans verdikleri ortak isim ise Öcalan. Dolayısıyla Öcalan silah bırakma ve lağvetme çağrısında bulunur da kabul etmezlerse, gerçek patronun kim olduğu ayan beyan ortaya çıkacak. Bu durumda kimsenin kalkıp da iç dinamiklerden filan bahsetme imkanı kalmayacağı için, PKK'nın ülkemizin içini karıştırmak için dış güçlerce kullanılan bir aparat olduğu netlik kazanacak... İhsan:

- Geçen hafta da konuşmuştuk. Ülkemizdeki gelişmelerin, Suriye'de son zamanlarda gerçekleşen ezber bozucu gelişmelerle de paralelliği var sanki. Türkiye'de terörün tamamen bitirilmesine yönelik adımlar atılırken, Suriye'de PYDYPG'nin tasfiyesi söz konusu. Suriyeli olmayanların ülkeyi terk etmeleri ve kalanlar arasında suça karışanların hukuk önüne çıkarılması gibi şeylere bakılınca, Türkiye ile Suriye yönetimi arasında ortak bir dil var sanki...