Hangi çaresizlik!..

Sürekli olumsuz sonuçlarla karşılaşan insanların gelecekte olumlu sonuçlar olabileceğine yönelik inançlarını kaybetmeleri, psikolojide öğrenilmiş çaresizlik ya da kazanılmış başarısızlık olarak tanımlanır. Sebepleri, tedavisi gibi konular, tabii ki uzmanların alanı.

Öğrenilmiş çaresizlikten daha ağır belirtileri olduğu halde psikoloji kitaplarındaki yerini henüz almamış bir halin şu anda neredeyse dünyayı etki altına aldığını söylemek, mübalağalı gelebilir. Ancak, belki 'yaşanan çaresizlik' olarak tanımlanabilecek yaygın bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğumuz bir vakıa.

BM tarafından var edilen İsrail isimli 9 milyon nüfuslu bir terör devletinin, aylardır Gazze'deki milyonlarca insanı bombalayıp, çocuk, kadın demeden binlerce insanı katletmesine mani olunamayışı, yaşanan çaresizliğin en önemli belirtisi...

Filistin'de yıllardır olup bitenlerin ve Gazze'de 7 Ekim'den beri yaşanan vahşetin çok büyük bir yanlış olduğunun, herkes farkında. Ancak, her nasılsa ipleri ellerinde tutan İsrail, yanlışa yanlış demeye cesaret edebilenlerin ipini çekeceği tehdidinde bulunduğu için, sesini çıkarabilen az kişi var ve güçleri de sınırlı. Bütün yaptıklarının yanlış olduğu bilinen İsrail'in bir türlü durdurulamayışı, nerdeyse bütün dünyanın yaşanan çaresizlikten mustarip olduğunun göstergesi.

Hangisinin amir ve hangisinin memur olduğu konusu karışık olsa da, İsrail'e 'dur' diyebilecek tek güç olduğu varsayılan ama saldırılar hususunda sanki İsrail'den daha istekli olan ABD'nin durumu da tam bir yaşanan çaresizlik örneği.

Dünya jandarması olduğunu düşünen süper güç ABD, İsrail'e 'dur' diyebilecek bir güce sahip değil. ABD'yi yöneten Biden kabinesinin yüzde 90'ının, ülke nüfusunun yüzde 2,4'ünü oluşturan Yahudilerden oluşması, işin bir yönü. Yahudi asıllı olanlar ve diğerleri arasında yanlışa ortak olmamak gerektiğini düşünenlerin olması, muhtemel. Ancak, onların da bulundukları makamı kaybetme korkusu sebebiyle yaşanan çaresizlik girdabına kapıldıkları anlaşılıyor.