Çeşitli belirsizlikler içermekle beraber, son birkaç gündür Suriye'de yaşananlar, konuya Türkiye açısından bakmamayı alışkanlık haline getirenlerin ezberlerini bozmuş durumda.
Ezberleri bozulanlardan bazıları, Suriye'nin kuzeyindeki karışıklıklar başladığında, 'PYDYPG seküler bir örgüt, sınırlarımızın güneyinde bir devlet(çik) kurmalarında problem yok' şeklinde konuşanlar. Bunlar, sınır güvenliğimizi sağlamak için harekete geçtiğimizde de, 'Suriye'de ne işimiz var' sorusunu sormuşlardı, malum.
ABD, Rusya, İran ve bunlarla beraber hareket eden çeşitli ülkelerin, 911 kilometre ortak sınırımız bulunan Suriye'de istedikleri her şeyi yapabileceklerini, ancak bizim kesinlikle suya sabuna dokunmamamız gerektiğini savunanların, ipleri başkalarının elinde olan kuklalar olduklarını, anlatmaya gerek yok.
İsrail'in koruma ve kollama niyetindeki ABD, PKK uzantısı örgütlere yüzlerce uçak ve binlerce TIR dolusu silah ve mühimmat gönderirken gıklarını bile çıkarmayanlar, Selçuklulardan beri ülkemizin güvenliği için nöbette olan Bayır Bucak Türkmenlerine gönderilen yardım sebebiyle ortalığı velveleye verdiklerinde ne mal oldukları anlaşılmıştı.
Ülkemizi yakından ilgilendiren Suriye'deki gelişmelere Türkiye açısından değil, bölgenin geleceğine yönelik kötü emeller besleyen emperyalistlerin menfaatleri açısından bakanların, algı oluşturmaktaki başarıları, işin en tuhaf tarafı.
Suriyeli çeşitli muhalif kuruluşların Rejim, Rusya ve İranlı Şii milislerin saldırıları ile ele geçirdikleri Halep'e girmeleri, işin görünür yüzü. Halep'den çekilen rejim askerleri ve İranlı Şii milislerin tekrar geri dönmeye niyetleri olup olmadığı, belirsiz. Ukrayna'da başı oldukça sıkışık olan ve bölgede şimdilik mevzi bombardımanlarını sürdüren Rusya'nın ne yapacağı da belirsiz.
Sakinlerinin yıllar sonra evlerine dönebildikleri Halep gerçeği ile ilgili olarak algı oluşturma telaşına kapılanların,