Cumhurbaşkanımızın 'iç cepheyi tahkim' çağrısı ile başlayan 'terörsüz Türkiye' çabalarının nerelere uzanabileceğini bilen dış güçler ve içimizdeki uzantıları, süreci engellemek ya da yavaşlatabilmek için yollar arıyorlar.
Terör örgütünün uzantısı siyasi parti ile 'al takke, ver külah' mesabesindeki ilişkilerini muhafaza etmek isteyenlerin, terörü bitirme hedefini itibarsızlaştırma niyetiyle bazı grupların hassasiyetlerini kaşımaları, bunlardan birisi.
Oysa terörsüz Türkiye, sadece AK Parti'nin, MHP'nin ya da sürece katkı için ellerini değil vücutlarını bile taşın altına koyanların değil, hepimizin katkı sağlaması gereken bir hedef. Şu anda yurt içinde herhangi bir problem yok, şükür. Ancak, şartları olgunlaştırıp terör olgusunu tümüyle halletmek gerektiği de çok açık.
Genel seçimlerde altılı masa ve yerel seçimlerde 'kent uzlaşısı' kılıfı ile terör örgütü ile bağlantılı siyasi parti ile iş birliği yapan CHP'nin süreçle ilgili tavrı, terörsüz Türkiye adımlarını engelleme ya da yavaşlatma eğilimini akla getiriyor.
'Atılacak her adıma CHP olarak katkı sağlayacaklarını' söyleyen CHP Genel Başkanı'nın, İmralı heyeti ile yaptıkları görüşmede kayyım meselesine vurguda bulunması, pişmiş aşa soğuk su dökmekten farksız. Konuyu DEM Partililerden daha heyecanlı bir şekilde gündeme getirdiği anlaşılan Özgür Özel'in, arzu edilen hedefe ulaşılırsa zaten böyle bir problem kalmayacağını bilmediği düşünülemez.
Ortada bir pazarlık olmadığı ve bundan sonra yaşanabileceği düşünülen gelişmelerin temel hareket noktasının silahların bırakılması olduğu hatırlanırsa, 'sürecin devamı için masaya çeşitli şartlar getirin' tavsiyesinin iyi niyetle alakası olmadığını söylemek gerek.
'Süreçte atılacak adımlarda tüm siyasi partilerin içinde olduğu komisyon çalışmasına ihtiyaç var' sözleriyle konunun 'komisyona havale' edilmesi gerektiğini vurgulayan CHP Genel Başkanı'nın, DEM ile iş birliğinde aklına getirmediği şehit aileleri ve gazilerimizi, terörü sona erdirme sürecinde hatırlaması,