Sömürü peşinde koşan batılı ülkelerin derenin taşıyla derenin kuşunu vurmayı çok sevdikleri, bilinen bir husus. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez sözünü hatırlatan davranışları da var tabii. Ama net olan şey, bakış açılarının temelini menfaatlerinin oluşturduğu. Dünya ve bölgemizin yakın tarihinde bunun örnekleri çok. Hele de bizim yakın tarihimiz...
Birinci Cihan Harbi öncesi başlayıp günümüze kadar devam eden süreç, sömürücülerin iş birliği yaptıkları kesimleri parlak vaatlerle ihanete ikna etmelerinin hikayeleri ile dolu. Bu hikayelerin her birinin devamında da sömürücülerin vaatlerine kananların yaşadıkları derin hayal kırıklıkları ve pişmanlıklar mevcut...
Günümüzde yaşanan birçok gelişme, vaktiyle kandırılanların haleflerinin de aynı tehlikeyle karşı karşıya olduğuna delalet ediyor. Dedelerinin yaşadıklarından ders almayan torunlar da, sömürücü zihniyet tarafından kandırılmaya hazır gibi. Oysa sadece dedelerinin değil babalarının yaşadıklarına baksalar, ibret alabilecekleri çok şey bulabilecekler.
Bölgedeki emelleri için Suriye'de PKK uzantısı PYDYPG'yi kullanan ABD'nin, onlara harcamak zorunda kaldığı milyon dolarları ve daha fazlasını Suriye petrolünü çaldırarak karşıladığı, herkesin bildiği bir husus.
11 Eylül'de yaşananlar gerekçe gösterilerek işgal edilen Afganistan ve güya yasak silahlar bulundurduğu iddiasıyla aynı kaderi paylaşan Irak'ta yaşananlar da ABD'nin her şeye çıkar esaslı yaklaştığına delalet ediyor. Bu iki ülkenin de aslında sömürüye çanak tutan denge hesapları sebebiyle işgal edildiklerini bilmeyen yok.
Kesinlikle vefa duygusu taşımadıkları bilinen sömürgecilerin her daim kullanabilecekleri aparatlar bulabilmeleri, işin şaşılacak taraflarından. Bölgemize bakıldığında, genelde Batı ve özelde ABD tarafından yakın zamanlarda defalarca kandırılmış olan insanların, hala oralardan medet ummaları da bunun örneği.