Denge

Yerel seçimlere yakın günlerde, özellikle emeklilerde ciddi bir beklenti oluştuğu ve bu gerçekleşmeyince de tepkilerini sandıklara gitmemek şeklinde gösterdikleri, yaygın bir değerlendirme. AK Parti yönetimi de durumun farkındaydı tabii, ama oy kaybı riskini bilseler de popülist yaklaşıma tevessül etmediler.
Emeklileri memnun ederek seçim sonuçlarına olumsuz etkilerini azaltmak için bir formül bulunabilirdi. Ancak 16 milyon emekli olduğu hesaba katılırsa, dengeyi bozmadan böyle bir adımın atılamayacağı da bilinir... Ülkenin varlığı, birliği, bekası birinci önceliğinizse, yerine getirmeniz gereken temel görevlerden taviz veremezsiniz. Yani, dengeyi bozmanın yapılacak en büyük yanlış olduğunu bildiğiniz için, kısa vadede durumun farkında olmayanları ikna için olsa bile, popülist politikalara tevessül etmezsiniz. AK Parti iktidarı da, ülkenin orta ve uzun vadeli çıkarlarını düşünerek, böyle yaptı.
Ufak tefek yapıları saymaz isek, son yerel seçimde de ülkemizde iki ana siyasi akım arasında bir mücadele yaşandı. CHP cenahı, 'gayeye ulaşmak için her yol mübahtır' anlayışı ile ülkenin varlığı ve birliği başta olmak üzere herhangi bir hassasiyet taşımayan çevrelerle kurduğu gizli ve açık ittifaklar kurarak kazanma yolunu tercih etti.
CHP'nin yerel seçimlerde sağladığı başarıyı izah sadedinde hiç sözü edilmeyen hususun hizmet olması, meselenin bam teli. İstanbul, Ankara gibi son beş senede bir hizmet almayan ve İzmir gibi 'hizmetin gereksiz olduğu' düşünülen şehirler, bunun örnekleri. Daha da vahim olanı, CHP tarafından kazanılan şehirlerde bir hizmet vaadinin de olmaması.
Ülkeyi yöneten AK Parti ve Cumhur İttifakının, projeleri ile kampanya yürüttükleri seçimin neticesi, malum. Neden böyle olduğu ile alakalı tespitler ise Cumhurbaşkanınızın MYK konuşmasında billurlaşmış.
Yaşanan bariz oy kaybına AK Parti'yi 21 yıldır destekleyen seçmeni 31 Mart'ta sandığa götüremeyişlerinin