Tıpkı deprem ve sel gibi yangına maruz kalmak da insanoğluna çaresizliği en derinden hissettiren olaylardan. Havanın sıcak nemin az olduğu zamanlarda orman yangınları başlar ve kuvvetli rüzgarlar da devreye girerse, sadece maruz kalan ya da mücadele edenler değil izleyenler de acziyetin ne demek olduğunu iliklerine kadar hisseder.
Los Angeles civarında günlerdir söndürülemeyen ve yerleşim yerlerini de ciddi manada tehdit eden yangın, çaresizliğin sadece az gelişmiş ülkeler için değil, gelişmiş ülkeler için de geçerli olduğunu gösterdi.
Süper güç ABD'nin, yangınlar karşısındaki çaresizliğini izah sadedinde 'ilahî adalet' diyenler de var. ABD'nin her türlü melanetine sahip çıktığı İsrail'in Gazzelilere 7 Ekim'den beri yaşattıkları ile mukayesesi mümkün olmasa da, makul bir izah..
İki tarafındaki okyanuslar sebebiyle maruz kaldığı kasırgalar, süper güç ABD'nin, tabii afetler karşısındaki çaresizliğinin örnekleri ile dolu. Ancak, süper gücü kelimenin tam manasıyla aciz bıraktığı anlaşılan Los Angeles'deki yangın, tarih boyunca karşılaştıkları en büyük felaket olmaya aday.
Çeşitli komplo teorileri söz konusu olsa da konu, yangınların nasıl başladığından çok neden söndürülemediğinde düğümleniyor. Kaliforniya'nın, ABD'nin bir eyaleti olmasaydı dünyanın milli geliri en yüksek 5. ülkesi olacak kadar zengin olduğu bilinir. Bu eyaletin varlıklıların yoğun olarak yaşadığı bölgesindeki yangınlara müdahaledeki başarısızlığın sadece sert rüzgarlarla açıklanması mümkün değil.
Aktif faylar bulunduğu için ciddi deprem riski de barındıran bölgede, dayanıklılık için yatay mimari ile yapılan evlerin çoğunun ahşap olması ya da güçlü rüzgarlar, 7 Ocak'ta başlayan ve halen söndürülemeyen yangınlarda 15 bin civarındaki binanın kül olmasını izah açısından yetersiz.
Her şeyin mükemmel olduğu düşünülen ABD'de, yangınla mücadele konusunda da ciddi tedbirlerin söz konusu olduğu biliniyor.