Zaten kırılgan olduğu bilinen ateşkesi aklına her estiğinde ihlal eden ve arada bir durduğunda ateşkese uyacağını söyleyip ardından yine saldıran İsrail gerçeği, geçmişte benzerine çok şahit olduğumuz için, yabancı değil.
Ancak, daha önce 2008, 2012, 2014, 2021 ve 2023'de ABD, Katar ve Mısır arabuluculuğu ile sağlanan ateşkesleri bozan İsrail'in, şimdi bozsa bile hemen ardından ateşkese bağlı olduğuna dair açıklamalar yapması, öncekilerden farklı bir durum olduğunu düşündürüyor. Bu farklılık, belki de Kahire'de alınan ateşkes kararında Türkiye'nin de denkleme dahil olması ile ilgili.
Farklılığın önemli sebeplerinden birisi, normalde ABD'nin koruma garantisi altında bulunması gereken Katar'a yönelik İsrail saldırısı, malum.
Netanyahu'nun Trump'ı köşeye sıkıştırmak niyetiye yaptırdığı söylenen saldırı ile bölge ülkelerinin ABD'nin verdiği sözlerin İsrail söz konusu olduğunda geçersiz olduğunu bir kez daha net olarak kavramaları, konunun özeti. Bu, Trump'ın bölge ülkeleri ile yaptığı trilyon dolarlık anlaşmaların en azından bir kısmının iptal olma riski demek. Bunlardan bazılarının Trump ve yakınları ile doğrudan bağlantılı olması, işin bir başka tarafı.
ABD'deki bazı gelişmeler ve Netanyahu'yu frenleyeme niyetiyle İsrail'e gönderilen ekip, Trump'ın, muhtemelen çıkarları sebebiyle ateşkesin devamında istekli olduğuna işaret. Ne kadar ciddi olduğunu ve netice olarak ateşkesin devamını sağlayıp sağlayamayacağını ise zamanla göreceğiz.
İyimser bir yorum gibi gözükse de, BM Genel Kurulu sırasında 7 İslam ülkesi yöneticisinin Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla ABD Başkanı Trump'la yaptıkları Gazze konulu görüşmenin, ateşkesin sağlanmasında ciddi faydası olduğu da unutulmamalı.
İsrail'in sıklıkla ihlal ettiği ateşkesin Gazzelilere az da olsa bir nefes alabilme imkanı sağlayabilmesi, bardağın dolu taraflarından. Cumhurbaşkanımızın Kuveyt, Katar ve Umman'ı kapsayan Körfez ziyaretindeki görüşmelerinde de Gazze ve Fiistin için bundan sonra atılabilecek başka adımlar mutlaka gündemin ana maddesi olacaktır.