Ayrıntılarda kaybolmak

İhsan ve elemanlarının iftar hazırlıklarını izlerken, Melih Bey'e dönen Mehmet:

- Haberleri okudukça kafam karışıyor, İBB Başkanı'nın diploma meselesi ile ilgili son durum nedir Hakim karşısına da çıktı, bildiğim kadarıyla... Melih Bey:

- Kafanın karışması normal. Herkesin ve bu arada sanırım konuyu bir şekilde kapatmaya çalışan İBB Başkanı ve hatta avukatlarının kafaları da karışık. Mahkemedeki ifadesinde konuya değinmemiş bile. Buradaki esas konu, kayıt olduğu okuldan mezun olduğu okula nasıl olup da geçebildiği. Konuyla ilgili bir sürü detayı toplumun önüne boca ederek, gözlerden saklamaya çalıştıkları şey, İBB Başkanı'nın diploma aldığı okula nasıl olup da girebildiği yani. Bu konuda kendisinin ve avukatlarının söyleyebildikleri bir şey de yok... Selim:

- O tarihte Kıbrıs'ta okuduğu belirtilen okulun denkliği tartışmasında gelinen son durum ne peki..

- YÖK, İmamoğlu'nun kayıt yaptırdığı Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi'ni 1990'da tanımıyor ve denklik de vermemiş. İBB Başkanı, denkliği ve tanınırlığı olmadığı halde para ile kayıt yaptırdığı o okuldan İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne bir şekilde yatay geçiş yapmış. Bu arada, iki yıl okuduğu söylenilen Kıbrıs'ta kaldığı toplam sürenin üç hafta olduğu da iddialar arasında. Şimdi cevabı aranan soru, normalde giremeyeceği okuldan aldığı diplomanın geçerli olup olmadığı... Mustafa:

- Bu konu ile ilgili ne gibi uygulamalar var..

- Benzer olaylarda çoğunlukla yapılan işlem iptal edilmiş. Normalde, yatay geçişte aranan bir sürü şart var ve bu şartların karşılanmadığı anlaşılıyor. İmamoğlu'nun üniversite sınavında alabildiği puan 375. İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme bölümüne ise en düşük 490 puanla girilebiliyor. Yani normalde giremeyeceği bir okula bir şekilde geçip orayı bitiren İBB Başkanı'nın diplomasının iptal edilme ihtimali çok yüksek... Remzi:

- CHP Genel Başkanı'nın dediği gibi '30 sene önce olmuş bir kere, ne karıştırıyorsunuz' denilecek bir olay değil yani..

- Kesinlikle. Şu anda liselerde nakil yapılırken bile gideceğiniz okulun gerektirdiği asgari puanı alıp almadığınıza bakılıyor. 1990'de ben bir yol buldum ve normalde giremeyeceğim bir okula, yatay geçişle girdim demekle konunun kapanma ihtimali yok... İhsan:

- İmamoğlu'nun avukatları, 'müvekkilimiz şu tarihte üniversite imtihanına girmiş ve aldığı şu kadar puanla Kıbrıs'taki okula kayıt yaptırdıktan sonra yine alnının akıyla İstanbul İşletme'ye girmiştir' diyemiyorlar, anladığım kadarıyla. Kendisi de diyemiyor zaten...

- Diyemiyorlar, çünkü öyle bir şey yok. Bu arada yaptıkları toplantıya seçtikleri isim de dikkat çekici. Olan diploma diyerek akılları sıra birilerinin Cumhurbaşkanımızın diplomasıyla alakalı iddialarına atıfta bulunuyorlar. Oysa Cumhurbaşkanımızla ilgili diploma iddialarının ne kadar saçma olduğunu anlamak için askerliğini yedek subay olarak yaptığını bilmek bile yeterli... Mehmet:

- Bütün mesele insanların kafalarını karıştırmak üzere bolca gereksiz bilginin yayılması galiba. Böylelikle konuların temel esasları insanların dikkatlerinden kaçırılıyor...

- Algı dediğimiz şey tam da bu işte. Sadece bu konu değil, hemen bütün konularda aynı şeyle karşı karşıyayız. Algı oluşturmak isteyenler, konuyla ilgili temel verileri gözlerden gözleyip, gereksiz bir sürü teferruatı yayarak, arzu ettikleri gibi bir algı oluşturabiliyorlar, maalesef... İhsan:

- Hakikaten öyle. Suriye'nin kuzeyinde meydana gelen olayları gündeme getiren CHP yöneticileri ve bazı çevreler, devlet güçlerine yönelik saldırılardan hiç bahsetmeden, Suriye Alevilerine yönelik katliamlardan filan gibi aslı astarı olmayan şeylerden bahsediyorlar, mesela...

- Aynen öyle. Vaktiyle Esad rejiminin milyonlarca Suriyeliye zulümlerini görmezden gelenlerin, şimdi Suriye güvenlik güçlerinin kendilerine pusu kurup saldıran isyancılarla mücadelesini bile eleştiri konusu yapmaları, hakikaten düşündürücü. Milletimiz de bu hususun farkındadır inşallah... Mehmet:

Şer ittifakı...

- Aslında gereksiz detaylarla gerçekleri gizlemeye çalışmanın çok örnekleri var. Ülkemiz genelinde adeta şer ittifakı oluşturduğu söylenebilecek birilerinin bu hususlarda beraber çalıştıkları bile söylenebilir. Bolu Kartalkaya'da yanan otel meselesi, mesela. Otelde yangına karşı alınacak tedbirler Bolu Belediyesi'nin sorumluluğunda olmasına rağmen, bin dereden su getirerek yangının sorumluluğunu bakanlığa havale etmeye çalıştılar... Melih Bey:

- Bu kervana TÜSİAD bile katıldı hatta. Detayların esası gözlerden saklamakta kullanıldığı konulara önemli bir örnek de Kayyım uygulaması. Terörle bağlantıları sebebiyle hukuki olarak sıkıntılı isimleri belediye başkan adayı gösteren DEM, bunlarla ilgili kararlar kesinleşip görevden alındıklarında gürültü çıkarmaya başlıyor, malum. TÜSİAD yöneticileri de bunu bile bile halkın oylarıyla seçilenlerin görevden alınıp yerlerine kayyım atanmasını eleştiriyorlar akılları sıra... Mehmet:

- Kanun gereği, bu durumda Hükümetin yapacağı başka bir şey olmadığını da iyi biliyorlar, değil mi.. Melih Bey: