Aile en sağlam kalemiz!..

Çayları dağıtan İhsan:

- Az kaldı arkadaşlar. Bir iki haftaya sabah sohbetlerimizi bahçede yapmaya başlarız inşallah... Mehmet:

- Maksat sohbet olduğuna göre içeride ya da dışarıda olması arasında pek fark yok zaten. Hazır Melih Bey'i de bulmuşken son gelişmelerle ilgili fikirlerini almaya başlayalım bence. Öncelikle İran'daki kaza hakkında ne düşündüğü ile başlayabilir, mesela... Melih Bey:

- İran'da Cumhurbaşkanı Reisi ve Dışişleri Bakanı Abdullahiyan'ı da taşıyan helikopterin düşüşü, üzücü bir gelişme. Kaza ihtimali ağır bassa da, normalde iki önemli yöneticinin aynı araca binmemesi gerekirken, Reisi'nin neden dışişleri bakanı ile birlikte o helikoptere bindiği, soru işareti. Üç helikopterden birisinin düştüğü anlaşıldıktan sonra, koordinatlar belli iken yerini bulmanın neden saatler aldığı da ayrı bir mesele. Kaza yerine 14 saat sonra ulaşılması, canlı kurtulabilenlere ulaşmayı da geciktirmiş oldu... Selim:

- Epey soru işareti var anlaşılan. Bu arada enkazı bizim Akıncı İHA'nın bulması da epey tartışıldı. İran ne ise ancak içimizden olanların derdini anlayamadım...

- Kim ne derse desin, enkazın bulunması konusunda Akıncı'nın gösterdiği başarıyı dünya

biliyor. İran'ın açıklamaları, devlet itibarını kurtarmaya yönelik. İçimizden itiraz edenler de her zaman yaptıkları gibi bizi itibarsızlaştırma derdinde. Ancak, konuştukça batıyorlar. Çünkü millet olarak kazaya üzüldüğümüz gibi, Akıncı'nın başarısına da sevindik. Farklı düşünenler kendi hallerine yansınlar... Remzi:

- Kaza ile alakalı tartışmalı noktalarda bundan sonra bir gelişme olma ihtimali nedir..

- Bu konuda net bir şey söylemek mümkün değil. İran, kendisine has özellikleri ağır basan bir ülke. Dolayısıyla kaza dışında bir ihtimal varsa ve bu bazı iç tartışmalarla alakalı ise üstü kapatılabilir. Dış müdahale varsa da bu da açıklanmayabilir ve başka türlü halledilme yoluna gidilebilir. İran 80'lerden itibaren benzeri birçok olayın yaşandığı bir ülke. Başta cumhurbaşkanı ve başbakanlar olmak üzere birçok önemli kişi, bombalı suikastlar sonucu hayatlarını kaybetti... İhsan:

- Anlaşıldı, bekleyecek ve İran'da bundan sonra neler olacağına dikkat kesileceğiz. Zaten, cenazeler kaldırılıp yas da bittikten sonra ülke şimdiden seçim havasına girdi bile. Sormayı düşündüğüm konulardan birisi de son günlerde aile konusunda yaşanan ciddi gelişmeler. Cumhurbaşkanımız da hafta başı kabine toplantısı sonrası konuyla ilgili dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

- İyi dikkat etmişsin. 15 Mayıs günleri 1993'ten beri BM Aile Günü olarak kutlanır. Bu sene 30. yıl. Bu vesileyle Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye'nin, 'Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı'nı açıkladı. Konuşmasında, ailenin insan hayatı kadar kadim ve mukaddes olduğuna inandıklarını belirten Bakan, güçlü ailenin geleceği inşa eden en önemli birliktelik olduğunu bildiklerini ve bu inançla tüm sosyal politikaların merkezine aileyi koyduklarını vurguladı... Mehmet:

- Bu hakikaten iyi bir adım. Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aile yapısını bozmaya çalışanlar var. Bu arada konunun önemini bildikleri için aile yapısını korumak için elden geldiği kadar çabalayanların olduğunu görmek, sevindirici... Mustafa meraklanmıştı:

- Kusura bakmayın ben konuyu atlamışım galiba. Cumhurbaşkanımız, neler söyledi.. Melih Bey:

Varoluşsal tehdit!..

- Hafta başı kabine toplantısı sonrası konuşmasında Cumhurbaşkanımız, birçok konu ile beraber aile konusuna da epey yer ayırdı ve hakikaten önemli hususların altını çizdi. Ailenin kültür emperyalizmine karşı en sağlam kalemiz olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanımız, aileye yönelik tehditlerin giderek arttığını, kitle iletişim araçlarının ailevi değerleri göz ardı eden yayınlarının ahlaki ve kültürel yozlaşma sürecini beraberinde getirdiğini söyledi. 2001'de 2,38 olan doğurganlık hızının, 2023'te 1,51'e gerilediğine dikkat çekerek, nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altına düşmenin Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit, bir felaket olduğunu belirtti... Selim:

- Tevekkeli değil, kendisi de sürekli olarak en az üç çocuk diyordu zaten... Melih Bey:

- Konuşmasında bunu da hatırlatıp, en az 3 çocuk çağrısının öneminin bugün daha iyi anlaşıldığını, millet olarak en büyük gücümüz olan nüfusumuzu korumak konusunda önümüzdeki dönemde daha kararlı olunacağını söyledi... Remzi:

- Bu arada bazı sapkın akımlarla ilgili sözleri de vardı galiba..

- Konuşmanın belki de en çarpıcı bölümleri bununla ilgiliydi. Sadece boşanma ve evlilikten uzaklaşma değil, küresel cinsiyetsizleştirme projelerinin de aileyi tehdit ettiğini söyledi Cumhurbaşkanımız ve çok uluslu şirketler, kurumlar ve belli başlı devletlerin cinsiyetsizleştirme projelerini alenen desteklediklerini vurguladı. Sapkın akımların meşrulaştırılmasına itiraz etmenin siyasi ve ekonomik maliyetinin giderek yükseldiğine dikkat çektikten sonra, cinsiyetsizleştirme politikalarının dünyada nasıl vahim boyutlara ulaştığına örnek olarak da Eurovision yarışmasında yaşananları örnek olarak verdi... Mustafa: