BEKLENEN -maalesef-, oldu ve devlet değil bir terör örgütü olan İsrail, Gazze'ye yönelik hukuksuz ablukasını kırmak için yola çıkan Madleen yelkenlisine el koyup yolcularını gözaltına aldı. Hem de Gazze Şeridi'ne 185 kilometre uzaklıkta uluslararası sularda, yani yine hukuksuz olarak.
Gazze'ye yönelik ablukayı kırmak ve yardım ulaştırmak üzere Madleen ile yola çıkan Avrupa Parlamentosu Fransız üyesi Rima Hassan, Türk asıllı Almanya vatandaşı Yasemin Acar, Türkiyeli Hüseyin Şuayb Ordu, Brezilyalı Thiago Avila, İspanyalı Sergio Toribio, Hollandalı Marco van Rennes, Fransız Baptiste Andre, Reva Viard, Pascal Maurieras ve Yanis Mhamdi, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve gazeteci Omar Faiad'ın sınır dışı edilmeleri bekleniyor.
Hukuksuz ablukayı kırmaya yönelik çabayı, yine hukuksuz bir şekilde engelleyen İsrail'e yönelik en ciddi tepki Türkiye'den geldi. Olayın uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu belirten Dışişleri Bakanlığımız, Netanyahu hükümetinin bu saldırı ile İsrail'in bir terör devleti olduğunu bir kez daha ispatladığını vurguladı.
Hukuksuz ablukaya ve onu kırmak için yola çıkanlara korsanlık yapılmasına mani olması gereken Birleşmiş Milletler başta, uluslararası kuruluşların yapabilecekleri bir şey olmadığı için görmezden gelecekleri ya da mırıldanacakları biliniyordu, öyle oldu.
Madleen'in serbest bırakılması çağrısında bulunan BM Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese'nin, 'Her Akdeniz limanı Gazze'ye yardım, dayanışma ve insanlık taşıyan tekneler göndermeli.
Ablukayı kırmak, devletler için yasal bir sorumluluk ve hepimiz için ahlaki bir zorunluluktur' değerlendirmesi, not edilmesi gerekenlerden.
İsrail, 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Sina Yarımadası, Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni işgal etmiş, 2005'te ise Gazze'ye yönelik işgalini tek taraflı bir kararla sona erdirerek, askerleri ile birlikte 21 bölgedeki -yerleşimci denilen- hırsızlarını da tahliye etmişti.