"Birleşmiş Milletler, ülkelerin çıkarlarının üstünde bir evrensel ahlak fikrini temsil eder"
-Harry S. Truman (1950 BMGK konuşmasından)
Birleşmiş Milletler denince aklıma hep lisedeki Model United Nations (MUN) anılarım aklıma gelir. Bilenler bilir, bilmeyenler için çok kısa bahsedeyim: Her okulun bir ülkeyi ya da kurumu temsil ettiği, New York'taki gündemin aynısı üzerine tartıştığı, kararlar aldığı bir BM simülasyonudur. Okulların kendi organizasyonları olduğu gibi uluslararası etkinlikler de mevcuttur. Bunlardan en gerçekçi, en itibarlı olanı benim de dört yıl boyunca katıldığım The Hague International Model United Nations (THIMUN)'dur. Lahey'de düzenlenen bu organizasyonda gerçekten de diplomasi sanatını genç yaşta deneyimlemiştim.
BM Genel Kurulu her üyenin açılış konuşmasıyla başlar. MUN zamanımda itiraf etmeliyim 200'e yakın konuşmayı dinlemek bazen epey sıkıcı olabiliyordu. Tabii gerçek hayatta dünya liderlerinin konuşmalarını takip etmek daha heyecan verici. Trump'ın geçtiğimiz hafta Genel Kurul'da yaptığı konuşma akıllarda uzun süre kalacak cinstendi. Oldukça kibirli, üst perdeden yapılan bir konuşmaydı; Amerika'yı ve kendini öve öve bitiremedi. Bizler 14-15 yaşlarındayken daha düzgün bir İngilizce ile çok daha iyi konuşmalar hazırlıyorduk. Herhalde Trump gibi konuşsak hocalarımız bizi bir sonraki yıl MUN'a götürmezlerdi.
Trump'ın haklı olduğu konu: BM'nin zayıflığı
BM tarihinin en garip ve çocuksu konuşmalarından biri olmasına rağmen bir konuda Trump sonuna kadar haklıydı. ABD başkanı şöyle dedi: "Birleşmiş Milletler'in amacı nedir BM büyük bir potansiyele sahip, bunu hep söyledim. Ama bu potansiyelin yanına bile yaklaşamıyor. Şu an için yaptıkları tek şey sert bir dille mektup yazmak ve sonra gerisini getirmemek. Boş laflar ve boş laflar savaşı çözmez. Savaşı bitiren tek şey eylemdir." Hakikaten de BM'nin en büyük eksikliği yaptırım gücünün olmamasıdır. Trump sayesinde uluslararası hukuk kurallarının, evrensel ortak aklın caydırıcı etkisinin giderek azaldığı dünyada icra kuvveti olan bir BM'ye ihtiyaç her zamankinden fazladır.
Trump konuşmasında 7 savaşı sonlandırdığı iddiasını yineledi ve bunların her biri için Nobel alması gerektiğini ifade etti. Aslına bakarsanız Trump'ın gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunun göstergelerinden sadece biriydi bu. Yine geçtiğimiz hafta Trump, bir bilimsel temel olmadan, Tylenol isimli grip ilacının hamilelikte kullanıldığında otizme sebebiyet verdiğini açıkladı. ABD'de Trump'ın atadığı Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy Jr'ın otizm ile bir takıntısı bulunuyor. Meşhur ailenin siyasetteki son figürü, aşı karşıtlığıyla ve tıp bilimine açtığı savaşla biliniyor. Ailesi tarafından da aforoz edilmiş durumdadır. Dünya sağlığı için Kennedy gibi fanatik aşı ve ilaç karşıtları ciddi tehlike teşkil ediyorlar.