Çakma soğuk savaş

"Soğuk Savaş bitti ama Soğuk Savaş zihniyeti hayatta kaldı."

-Joseph Rotblat

1945 yılında dünyanın kaderini belirleyecek bir toplantı gerçekleştirildi. Adres Ukrayna idi. İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna yaklaşılmıştı. ABD Başkanı Roosevelt, İngiltere Başbakanı Churchill ve Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Stalin, Yalta'da buluştular; savaş sonrası nasıl bir düzen kurulacağını konuştular. Yalta Konferansı, savaşın galiplerinin ganimeti paylaştığı bir toplantı olarak tarihe geçti. Almanya'nın koşulsuz teslimiyeti hedeflenmiş, ülkenin dörde bölünmesi kararlaştırılmıştı. Ancak bu üç adam bir daha böyle bir toplantı gerçekleştiremeyeceklerdi çünkü sadece birkaç ay sonra Roosevelt vefat etti, Churchill ise aynı yıl içinde başbakanlık koltuğunu kaybetti. Amerika atom bombası kullanmış, Stalin ise Doğu Avrupa'daki askeri varlığını kuvvetlendirmişti. Yalta sıcak bir savaşı sonlandırmış fakat soğuk bir savaşı başlatmıştı.

Trump ile Putin'in görüşmesi Ukrayna'da olmadı ama en büyük beklenti Ukrayna'nın geleceği hakkındaydı. 1990'ların bilgisayar oyunlarının jeneriklerine benzeyen bir şekilde Trump Putin'i Alaska'da karşıladı. Kırmızı halılar, yerdeki F-22 Raptor jetleri, daha da absürdü Putin ile Trump beraber yürürlerken kafalarının üstünden geçen B2 bombardıman uçağı, adeta bir Command & Conquer serisi oyunu gibiydi. Bu garip şovun ne anlama geldiği, bir jest mi yoksa gözdağı mı olduğu uluslararası ve ulusal medyada enine boyuna tartışıldı. Bana kalırsa, bir ilkokul çocuğunun, evine misafir gelen arkadaşına oyuncaklarıyla hava atması gibiydi.

Yaklaşık üç saatlik görüşmeden sonra yapılan basın toplantısında iki lider de topu çevirdiler. En azından bu yazıyı yazdığım gecenin geç vakitlerine kadar ortada bir gol gözükmüyordu. Trump belki takıntı yaptığı Nobel Barış Ödülü'ne bir adım daha yaklaştı ama ilk etapta asıl kazanan dünya sahnesine geri dönen Putin idi. Unutulmamalıdır ki Putin hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC)'nin çıkardığı bir tutuklama emri bulunmaktadır. ABD bu mahkemeyi kuran Roma Statüsü'ne dahil olmadığı için Putin'in tutuklanması söz konusu değildi, ancak kırmızı halılar serilip, alkışlarla karşılanması uluslararası hukuk açısından üzücü bir durumdu.

Uçaklar, helikopterler vb. yapılan bütün tatavaya rağmen Soğuk Savaş döneminin o eski havasından uzak, önem olarak çok geride bir toplantıydı. Artık Rusya dünyanın bir süper gücü değildir. Yalta'dan farklı olarak masada İngiltere yoktu, onun yerine kim olmalıydı diye düşünürsek cevabı çok basit: Çin. Bugünkü uluslararası güç dengesinde dünyayı heyecanlandıracak bir toplantı olması için Çin'in mutlaka o odada olması gerekir. Alaska'daki zirvenin en dikkat çekici yanlarından biri Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un "CCCP" yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yazılı tişörtle ABD'ye ayak basmasıdır. İşte tam bir bilgisayar oyunu jeneriği…