Birleşik Krallık'ın Erasmus+ programına yeniden katılma kararı, Brexit sonrası dönemin en dikkat çekici gelişmelerinden biri olarak kayda geçti.

2027–2028 akademik yılından itibaren yürürlüğe girmesi beklenen bu adım, yalnızca bir öğrenci değişim programına dönüş değil, aynı zamanda Londra'nın Avrupa ile ilişkilerinde daha pragmatik ve yumuşak bir çizgiye yöneldiğinin de göstergesi.
**
Hatırlayalım. Erasmus, 1987'den bu yana Avrupa'nın en başarılı eğitim projelerinden biri oldu. Milyonlarca genç, bu program sayesinde başka ülkelerde eğitim aldı, staj yaptı, farklı kültürlerle tanıştı ve uluslararası bir bakış açısı kazandı. Erasmus, akademik olduğu kadar sosyal ve kültürel bir proje olarak da Avrupa kimliğinin önemli parçalarından biri hâline geldi.
**
Brexit sonrası Birleşik Krallık'ın Erasmus'tan ayrılması, özellikle Avrupa dışındaki ilişkili ülkeler için ciddi bir boşluk yarattı. Türkiye de bunlardan biriydi. Türkiye, uzun yıllardır Erasmus+'a dahil olan ve programdan en yoğun yararlanan ülkeler arasında yer alıyor. Ancak Birleşik Krallık'ın sistem dışına çıkması, Türk öğrenciler için önemli bir destinasyonun geçici olarak devre dışı kalması anlamına gelmişti. İngiltere bu boşluğu Turing Scheme adlı ulusal programla doldurmaya çalıştı. Fakat Turing Scheme, Erasmus'un en güçlü yönlerinden biri olan karşılıklılığı sunamadı. İngiliz öğrenciler yurt dışına gidebildi ancak Avrupa'dan ve Türkiye gibi ülkelerden İngiltere'ye gelen öğrenci sayısı sınırlı kaldı. Bu durum, Birleşik Krallık üniversitelerinin uluslararası kampüs yapısını da olumsuz etkiledi.

**
Bugün gelinen noktada, Erasmus'a dönüş kararı bir geri adım değil, daha çok bir gerçekçilik işareti olarak okunmalı. Yeni hükümet, Avrupa ile ilişkileri ideolojik tartışmalardan ziyade somut faydalar üzerinden yeniden kurma arayışında. Eğitim, bu anlamda en az tartışmalı ve en çok kazanım sağlayan alanlardan biri.
**
Peki bu gelişme Türk öğrenciler açısından ne ifade ediyor Öncelikle, Birleşik Krallık'ta okuyan Türk öğrenciler için Avrupa'ya açılan Erasmus kapısı yeniden açılıyor. İngiltere'de lisans veya yüksek lisans yapan bir Türk öğrenci, Erasmus+ kapsamında Almanya, Fransa, Hollanda ya da İskandinav ülkelerinde bir dönem geçirme imkânına yeniden kavuşacak. Bu, akademik profil açısından olduğu kadar kişisel gelişim açısından da önemli bir avantaj. İkinci olarak, üniversiteler arası iş birlikleri yeniden ivme kazanacak. Türk üniversiteleri ile İngiliz üniversiteleri arasında ortak projeler, değişim anlaşmaları ve hatta çift diploma modellerinin önü açılabilir. Bu tür iş birlikleri, Türk yükseköğretiminin uluslararası görünürlüğünü artırırken, öğrencilere daha esnek ve çok yönlü eğitim yolları sunar.
**
Bir diğer önemli boyut ise mesleki eğitim ve staj imkânları. Erasmus+, yalnızca akademik değişimi değil, staj ve işbaşı eğitimlerini de kapsıyor. Türk öğrenciler ve yeni mezunlar için Avrupa'da ve Birleşik Krallık'ta iş deneyimi kazanmak, özellikle küresel şirketlerde kariyer hedefleyenler için ciddi bir fark yaratıyor. Ancak belki de en az konuşulan ama en değerli kazanım kültürel boyut. Erasmus deneyimi, gençleri yalnızca daha iyi birer öğrenci değil, daha donanımlı bireyler hâline getiriyor. Farklı kültürlerle birlikte yaşamak, çalışmak ve üretmek, bugün iş dünyasında en çok aranan yetkinlikler arasında.