- Sürekli bir mücadele halindeyim.
- Güçlü olmam gerek.
- Her şeyle ben savaşmaktan yoruldum.
Bu cümleler size de tanıdık geliyor mu Mesela sabah uyanınca terlikle kavga eden birini gördünüz mü Ya da trafiğin varlığı ile kavga eden Büyükşehirlerde yaşamak zor diyoruz ancak küçük şehirlerde yaşayan insanlara hayat gerçekten toz pembe mi acaba Sürekli mücadeleci olmamız öğretisiyle büyütülüyoruz, yaşıyoruz, motive ediliyoruz.
Oysa ki kavramlara göre bakış açılarımız da yön değiştirir. Mesela ideallerin doğrultusunda elinden geleni yap demek ile hedefe giden her yol mubahtır demek arasında sizce de bir fark yok mu Ancak ikisini de motive amaçlı kullanabiliriz.
Ya da "istediğin hayatı yaşayabilmen için bugün gerekli olanı yapmalısın" ile "çalışman gerek yoksa sürünürsün" cümlelerinin oluşturduğu duygu sizce de aynı mıdır
Hayatı bir savaş alanı gibi gördüğünüz sürece zihniniz size savaşacağınız yeni cepheler bulur. Sorumluluklarımızı birer görev gibi gördüğümüz sürece sorumluluklarımız bize yük olur. Hayatımızın rutinlerini kabullenmeyip iş olarak gördüğümüz sürece bu rutinler bize yük olur.
Kendimizi hayatın akışına bırakmayıp sürekli olarak zihin okuma, duygusal nedenselleştirme yaptığımız sürece hayatın her anı bize yük olur.
Ve gün gelir. Tüm bu yüklerin altında kalırsınız.
"Her gün çocuğu okula ben bırakıyorum, evi ben temizliyorum, her şey ile ben ilgilenmek zorundayım! Artık yoruldum, bıktım." gibi cümleler çoğumuza tanıdık geliyordur. Bir işi yaparken keyif katmak da bizim elimizde aslında. Çocuğunuzu okula bırakırken bunu bir görev olarak görüyorsanız bu size yük gibi görünür. Ancak çocukla geçirilen bir vakit olarak görürseniz keyif alırsınız. Her gün yemek ve temizlik gibi rutinlerin kontrolü sizin elinizdedir. Değiştirebilme, durdurabilme gücü aslında bizdedir. Ancak bizler ona "vazgeçilmez" anlamı yükleriz.

13