Evlilikte keramet olmadığının artık hepimiz farkındayız. Evlenince bir şeylerin düzelmediğinin de. Yazın sonuna doğru yaklaşırken köprüden önce son çıkış gibi düğün ve nişan organizasyonlarının da yaz bitmeden yapılması için telaşlar yoğunluk kazandı. "Yan yanayken hiç kavga etmiyoruz uzaktayken sorun yaşıyoruz" söylemi yerini "sevgiliyken hiç kavga etmezdik nişan sürecinde birbirimize girdik" yakınmasına bıraktıysa bu haftaki yazı tam size göre…
Filmlerin fragmanlarını bilirsiniz. Fragmanı izleyip çok güzel olduğunu düşündüğünüz bir filmi izleyip hayal kırıklığına uğradığınız oldu mu hiç Ama fragmanı çok güzeldi… Çünkü filmin en iyi sahneleri koyulmuştu fragmana. Siz o kısa sürede filmin en iyi formunu gördünüz. Kalan ise sizin için koskoca bir zaman kaybı oldu. Zaten izleyiciyi filme çekmek için de fragmana en iyi sahnelerin koyulması gerekmez mi
Evlilik de tam olarak böyle.
Sevgililik fragman,
Nişan genişletilmiş özet,
Evlilik ise filmin kendisi…
Sevgililik sürecinde çiftin kendisi vardır. Nişanlılık itibariyle bu saf aşk ilişkisine artık para bulaşır. Çiftin kendisi artı maddi durum şeklinde ilişki üç kişi yaşanmaya başlanır. Bir de o güne kadar göz ardı edilen aile faktörü de devreye girer. "Ailesinin bir önemi yok seni gelin/damat ilgilendirir" hipotezi burada çürür. Çünkü her birey bir aile sisteminin parçasıdır. Nişan organizasyonu bir şekilde gerçekleşir ve evliliğin ön izlemesi bundan sonra başlar.
Annemleri aramıyor muşsun
Halamlar çaya bekliyor
Babam aramış açmamışsın
Düğün ne zaman olacak
Kardeşine ev alındı biz kirada mı oturacağız
Özetle beklentiler artık partnerinizden gelecek bir günaydın mesajı, iltifat, buluşma isteği değildir. Artık ilişkinin merkezinde siz ve partneriniz değil, "kendinizce olmazsa olmazlar" vardır. Bu olmazsa olmazlar neye kime göredir tartışılır tabii. Ancak net olan artık sizin gerçek siz olmadığınızdır. Mikro ve makro kültürünüzün bir ürünü olduğunuzdur.
"Evlenmek" için Evlenmek…