Torba kanun teklifi ile vergi düzenlemelerinde yeni dönem

2025 yılına girerken Türkiye ekonomisinde vergi sistemi, mali sürdürülebilirlik ve kayıt dışı ekonomiyle mücadele konularında kapsamlı bir dönüşüm sürecine girmiştir.

Bu çerçevede TBMM'ye sunulan "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" (kamuoyunda Yeni Torba Kanun olarak anılmaktadır), doğrudan vergi sistemini etkileyen çok sayıda düzenleme içeriyor.

Torba kanunlar, birden çok alandaki yasama değişikliklerini tek metinde birleştiren araçlardır. Türkiye'de bu yasama tekniği özellikle son yıllarda sıkça kullanılmaktadır. Ancak bu yöntem, "nitelikli yasa" olarak tanımlanan ve hukuk devleti ile hukuki güvenliği sağlayan kriterlerle çelişebilir.

Yeni torba kanun teklifleri, ekonomi-toplum açısından önemli düzenlemeler içermektedir; fakat aynı zamanda yasama süreçlerinde, hukuk güvenliği bakımından kritik soruları gündeme getirmektedir.

Bugünkü yazımda torba kanunun vergisel düzenlemelerine bir göz atalım.

KURUMLAR VERGİSİ VE TEŞVİK UYGULAMALARINDA YENİ SINIRLAMALAR

Teklif, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 32/A maddesinde köklü değişiklikler öngörmektedir.

Yatırım teşvik belgeli kazançlarda uygulanan indirimli kurumlar vergisi oranı artık en fazla 10 hesap dönemiyle sınırlandırılacaktır.

Cumhurbaşkanına, bu süreyi yarıya kadar indirme veya iki katına çıkarma yetkisi tanınmaktadır.

Uygulamada, yatırım tamamlanmasına rağmen yeterli kazanç doğmadığı için yatırım katkı payının yıllarca taşındığı durumlar sona erecektir.

Bu madde, uzun vadeli yatırım planlarını doğrudan etkileyebilecek bir değişimdir. Teşvik süresinin sınırlandırılması, kamu maliyesi açısından gelir artışı sağlasa da, yatırımcı açısından vergi öngörülebilirliğini azaltmaktadır.

KATMA DEĞER VERGİSİNDE (KDV) GENİŞLEYEN MATRAH VE YENİ YÜKÜMLÜLÜKLER

KDV Kanunu'nun 21. maddesinde yapılan değişiklikle, ithalatta vergi matrahı kapsamı genişletilmektedir. Artık Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) tutarları, gümrük vergileri, sigorta ve navlun bedelleri ile diğer ithalat giderleri de KDV matrahına dahil edilecektir.

Bu durum, özellikle otomotiv, enerji ve elektronik gibi ithalata dayalı sektörlerde nihai tüketim fiyatlarının yükselmesine yol açabilir. Ek olarak, KDV istisna uygulamalarında sadeleştirme yapılmakta; bazı istisnalar kaldırılmakta, bazıları daraltılmaktadır. Amaç, vergi tabanını genişletmek olsa da kısa vadede enflasyonist etki yaratma riski bulunmaktadır.

ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ (ÖTV) DÜZENLEMELERİ

Torba kanun teklifi, ÖTV uygulamasını hem çevresel hem mali hedeflerle yeniden yapılandırmaktadır:

Hibrit ve elektrikli araçlar için batarya kapasitesi, menzil ve motor gücüne göre farklılaştırılmış oran uygulaması getirilmektedir.

Fosil yakıtla çalışan binek otomobillerde matrah dilimleri güncellenmekte, Cumhurbaşkanına oran belirleme yetkisi verilmektedir.

Akaryakıt ürünlerinde asgari vergi uygulaması devreye alınarak fiyat dalgalanmalarının bütçe gelirine etkisi azaltılmak istenmektedir.

Bu değişikliklerin kısa vadede vergi gelirini artırması beklenirken, enerji dönüşümü politikalarıyla uyum bakımından da önem taşımaktadır. Ancak üreticiler açısından planlama zorluğu yaratabilir.

GELİR VERGİSİNDE (KİRA VE GAYRİMENKUL) İSTİSNALARIN DARALTILMASI

Teklifin en dikkat çekici düzenlemelerinden biri, gayrimenkul gelirleri ve kira istisnaları alanındadır:

Mesken kira gelirleri istisnası artık yalnızca emekli, malul, dul ve yetim aylığı alan mükellefler için geçerli olacaktır.

Diğer mükellefler için bu istisna 1 Ocak 2026'dan itibaren kaldırılacaktır.

Gayrimenkul alım-satımında gerçek satış bedelinin beyan edilmemesi durumunda, vergi ziyaı cezası %50 artırımlı uygulanacaktır.

Taşınmaz alımında kullanılan kredilere ait faiz giderlerinin indirim konusu yapılması uygulaması sona ermektedir.

Bu düzenlemeler, konut piyasasında kayıt dışılıkla mücadele yönünden önemli bir adım olsa da, konut arzı ve kiralama maliyetleri üzerinde dolaylı bir baskı oluşturabilir.

GEÇİCİ VERGİ VE BEYAN DÖNEMLERİNDE DEĞİŞİKLİK

Verginet Sirküleri'ne göre, geçici vergi sistemine 4. dönem eklenmektedir. Böylece kurum kazançları artık Mart, Haziran, Eylül ve Aralık dönemleri itibarıyla beyan edilecektir.

Bu düzenleme, yıl içinde daha dengeli vergi tahsilatı sağlayacak olsa da, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde muhasebe ve nakit akışı yükü doğuracaktır.