Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında, prim ve diğer alacaklarını tahsil etme yetkisine sahiptir. Bu yetki, kamu gelirlerinin güvence altına alınması amacıyla haciz gibi güçlü araçları da içermektedir.
Ancak uygulamada, yanlış tahakkuklar, yargı kararlarına rağmen devam eden takipler ve ölçüsüz haciz işlemleri, vatandaşların hukuk devleti ilkesinden doğan haklarını ihlal etmektedir.
SGK, anonim şirketin işveren primlerinden doğan ödenmemiş SGK alacakları için yöneticilere icra ödeme emri gönderebilmektedir. Ancak bu uygulama sıklıkla temsil yetkisine sahip olmayan üyelere dahi emrin iletilmesiyle eleştirilere konu olmaktadır. Mevzuat, temsil yetkisi olmayan üyelerin bu borçlardan sorumlu tutulmasını mutlaka gerektirmez.
Bugünkü yazımda Sosyal Güvenlik Kurumunun son dönemde sıklıkla uygulamış olduğu haksız haciz uygulamaları ve oluşan mağduriyetlere bir göz atalım…
HACİZ YETKİSİNİN DAYANAĞI
5510 sayılı Kanun, m. 88 ve devamı: SGK alacaklarının tahsili için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine atıf yapılmıştır.
6183 sayılı Kanun, m. 62: Kamu alacakları için borçlunun menkul ve gayrimenkullerine, alacaklarına, hak ve alacaklarına haciz konulabileceğini düzenler.
Bu hükümler, SGK'ya geniş bir takibat yetkisi tanımakla birlikte, uygulamanın hukuk devleti ve ölçülülük ilkesi çerçevesinde yürütülmesi gerekir.
YARGITAY KARARLARI VE TEMSİL YETKİSİ
Yargıtay içtihatlarına göre, anonim şirketin SGK borçlarından sadece, SGK ile ilgili işlemleri yapmaya yetkili ya da muhasebe ve finansman gibi alanlarda temsil yetkisi bulunan üyeler sorumludur. Temsil yetkisi olmayan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu söz konusu değildir.
YARGI KARARLARI VE İÇTİHATLAR
Yargıtay İçtihatları: Yargıtay kararlarında, sorumluluğun yalnızca şirketi temsil ve ilzam yetkisine sahip olan üyeler için doğacağı yönünde içtihatlar bulunmaktadır. Temsil yetkisi olmayan üyelerin sorumluluğu, adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır.
Danıştay Kararları: Danıştay, zaman zaman SGK'nın temsil yetkisi olmayan üyelere de ödeme emri göndermesini hukuka aykırı bulmuştur.
Anayasa Mahkemesi: AYM, bireysel başvurularda ölçüsüz haciz uygulamalarını "mülkiyet hakkının ihlali" olarak değerlendirmiştir (AYM, B. No: 2018/…).
HAKSIZ HACİZ UYGULAMALARININ BOYUTLARI
Yanlış Tahakkuk ve Mükerrer Borçlar
SGK'nın otomasyon ve kayıt sistemlerindeki eksiklikler nedeniyle, vatandaşların ödenmiş primleri yeniden borç gibi görünmekte, hatalı faiz tahakkukları yapılabilmektedir.
Yargı Kararlarına Rağmen Devam Eden Hacizler
Danıştay ve idare mahkemelerinin iptal kararlarına rağmen, SGK'nın haciz işlemlerini kaldırmaması ciddi bir hukuk ihlali oluşturmaktadır.
Anayasa m. 138/4: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır."
Bu ihlaller, idarenin hukuk devleti ilkesine aykırı davranışı anlamına gelir.
Orantısız Hacizler
Küçük borçlar için tüm banka hesaplarının bloke edilmesi veya tüm malvarlığının haczedilmesi, ölçülülük ilkesine aykırıdır.
Anayasa m. 13: Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır.
MAĞDURİYETLERİN SOSYO-EKONOMİK ETKİLERİ
Bireyler Açısından
Maaşlara uygulanan hacizler, özellikle emeklilerin yaşamını güçleştirmekte; mülkiyet hakkı ihlal edilmektedir.
Anayasa m. 35: Mülkiyet hakkı güvence altındadır.
İşletmeler Açısından
Banka hesaplarının topluca haczi, işletmelerin nakit akışını kesmekte, iflasa sürükleyebilmektedir.
Bu durum, çalışanların iş güvencesini, devletin vergi gelirlerini ve genel ekonomik düzeni tehdit etmektedir.
YARGI KARARLARI VE ÖRNEK İÇTİHATLAR
Danıştay 10. Daire, E.2017/xxxx, K.2019/xxxx: Mahkeme tarafından iptal edilen borç için devam eden haczin hukuka aykırı olduğu, mülkiyet hakkını ihlal ettiği hükme bağlanmıştır.
AYM, Bireysel Başvuru Kararı (2018): Ölçüsüz haciz uygulamasının "orantısız müdahale" teşkil ettiği, Anayasa m. 35 kapsamında mülkiyet hakkını ihlal ettiği sonucuna varılmıştır.