Ekim için 2023 tarihinde başta HAMAS olmak üzere Filistin direniş örgütleri tarafından gerçekleştirilen Aksa Tufanı operasyonundan bugüne terör şebekesi İsrail'le yaşanan savaş, ABD Başkanı Trump tarafından ortaya konulan ve Türkiye, Mısır, Katar gibi ülkeler tarafından da desteklenen barış planı çerçevesinde gerçekleştirilen ateşkesle şimdilik sona erdirildi. Ancak söz konusu ateşkes süreci, her şeyden önce iki yıldır İsrail katliamlarını finanse eden ve İsrail'i sürekli olarak her platformda destekleyen ABD tarafından ortaya konulması başta olmak üzere, içeriği ve muallak yapısı nedeniyle oldukça tartışmalı ve uyanık olmayı gerektiren bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Müslüman topluluklar ve İslam ülkelerini yöneten yöneticilerin bu süreçte dikkat etmesi gereken önemli hususlar vardır.
Her şeyden önce bütün ümmet olarak şunu bilmemiz gerekir ki; bugün İsrail'i ateşkes yapmaya zorlayan direnişi ortaya koyan ve elde edilmiş bir kazanım söz konusuysa bunu kazanmış olan yegâne taraf Filistin direnişi ve Gazze halkıdır. Ümmet ve yöneticileri maalesef Gazze konusunda sınıfta kalmıştır. Oluşturulan kahramanlık hikâyeleri içi boş, siyasal çıkar amaçlı masallardır. Öncelikle bunu kabul etmeden bundan sonra yeryüzünün herhangi bir noktasında yaşanabilecek zulümlere karşı doğru bir duruş göstermemiz mümkün olmayacaktır. Filistin direniş grupları ve Gazze halkı, 2023 yılından sonra yıkılması ve yerine Süleyman mabedinin yapılması hedeflenen mübarek Mescid-i Aksa uğruna kendilerini feda etmiş ve yalnız bırakılmalarına rağmen destansı direnişleri ile kendilerini yok etmek isteyen İsrail'i ateşkes masasına oturmak mecburiyetinde bırakmıştır. İkincisi hem süreç incelendiğinde gelinen noktanın sadece bir ateşkes olduğu hem de karşımızdaki düşmanın Siyonist terör şebekesi olduğu gerçeği göz önüne alınırsa bugün bir barıştan söz etmek mümkün değildir. Zira Siyonizm'in ve insanlık düşmanı ideallerinin olduğu yerde kalıcı bir barıştan söz edilemez. Arif Emre Yıldırım kardeşimizin bir sosyal medya platformunda paylaştığı "Siyonist ve barış" başlıklı videoda ifade edildiği gibi; bir Siyonist ancak sizi arkadan bıçaklamak üzereyken dönüp kendisini tutup onu dövme durumunuz ortaya çıktığı zaman barış ister. Ancak onun istediği barış, eve giderek bir silah alıp, bir duvarın arkasına saklanarak sizi öldürebilecek kadar yaklaşıncaya kadardır. En güzel şekilde örnek verilerek ifade edilen bu anlatımda da görüleceği üzere Siyonist şebeke orada var olduğu sürece gerçek bir barıştan söz edilmesi mümkün değildir. Onun için ateşkes süreçlerinde hiçbir İslam ülkesinin İsrail ile arasının normalleşmesine göz yumulmamalıdır. Yeryüzüne barışın gelmesi ve insanlığın saadetini düşünen her bir bireye düşen temel görev; İsrail'in insanlığın kalbine saplanmış bir hançer olarak bulunduğu yerden sökülüp atılarak yok edilmesidir. Göz önünde bulundurulması gereken üçüncü konu; bundan sonraki süreçte gerek Filistin'de gerekse diğer mazlum coğrafyalarda yaşanabilecek zulümlere küresel anlamda daha hızlı reaksiyon göstermek adına hazırlıklı olmaktır. İsrail'in Gazze'ye yönelik sürdürdüğü soykırıma karşı Sumud filosunun hazırlanması gibi etkili bir eylem ancak iki yıl sonra gerçekleştirilebilmiştir. Bundan sonra yaşanabilecek benzer zulümlere küresel anlamda daha etkili ve hızlı bir şekilde cevap verebilmek adına, küresel anlamda birlikte hareket etme konusunda gerekli iletişim yollarını geliştirmiş, dünyada Gazze direnişinin oluşturduğu anti Siyonist, anti emperyalist bilinci sürekli diri tutacak organize yapıların oluşturulması önem ifade etmektedir.