Türkiye'de kadın olmak

Yer gök kişisel gelişim kitaplarıyla, uzmanlarıyla dolu. Maksadım onlardan biri olmak değil, söylemekle olmuyor zaten bazı şeyler. Nasihatin çerçevesi kalındır. Bazen ulaşmaya çabaladığı insanın çok dışında kalır. Türkiye'de kadın olmak, nasihatle çözümlenemeyecek kadar karmaşık bir mesele. Ama ben isterim ki ihtimal varsa biz cılız ışık yakayım.

BU KADAR UZAĞA DÜŞMEK NEDEN

Dünyaya yalnızca bir kez gelebiliriz. Geldik, gün dolunca gideceğiz. Dilerim ki, bu ülkede kimsenin elinden olmadan ölümümüz, ecelimizle gidebilelim. Bakın bu da buralarda kadın için bir şanstır. Ancak yaşarken, yalnızca bir kez geldiğimiz ve sıfatımız ne olursa olsun en iyisini hak ettiğimiz bu hayatta, herkes kadar yaşam hakkımız olduğunu bilelim. Bir insanın kendini çocuğuna adamışlığının bir sınırı yoktur elbet; anne kalbim bana da bunu söyler. Ancak bütün kalbiyle duyumsarken evladını, kendi kalp atışını da duyabilmeli bir kadın. İnsan ancak o zaman mutlu olabilir kendiyle. İnsan ancak o zaman ulaşabilir kendine. Bu kadar uzağa düşmek neden!

Haberin Devamı

NEDEN HEP BİZE DÜŞSÜN

Yapmak istediklerini, görmek istediklerini, konuşmak ve hatta düşünmek istediklerini; sevdiklerinin yapmak, görmek, konuşmak, düşünmek istedikleri için bir kenara atma işi neden hep bize düşsün Neden bir kadın; hayalleri, idealleri ya da amaçsız salınımları için hep rızaya, hep başkasından arta kalan bir alana, zamana sıkışmak zorunda Biz neden dümdüz yaşayıp gitme işini bile erteleme başarımızla övünür halde buluyoruz kendimizi Neden iyi anneliğimizi, iyi eşliğimizi belirleyenin bu olmasına izin veriyoruz Kendimizi önceliklendirme başarısını gösteremesek bile adil bir sıraya koyamıyor muyuz kendimizi, bu sonsuz mecburiyet hali neden

DAHASINA ZORLADIK

Öyle büyüdük. Yuvayı yapan dişi kuşları övdüler hep, erkeğini elde tutan, her gün üç çeşit yemeğini yapan, çocuk bakmaktan başka işi olmayan kadınları övdüler. Biz de inandık. Katıldık bile onlara, onlardan biri olmaya kaptırdık. Herkesten sonra uyumaya, bütün valizleri yapmaya, kolda süs gibi taşınmaya, herkesin sevdiğini pişirip artanla doymaya; normalden yapılma anlamlar yükledik. Sırtladık hepsini sonra. Kopyaladık, artırdık. Yapabildikçe yükselttik çıtayı, kendimizi dahasına zorladık. Yetersiz hissettirilmeye alıştık mesela. Karşı durmaktansa aksini ispata yeltendik. Takdire muhtaç olmayı huy edindik sonra. "Oldu" denmedikçe olduğuna bile inanmadık.