Siyonistleri tanıma kılavuzu

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Siyonizmle mücâdele edebilmek amacıyla, onu anlamaya çalışmak için araştırma yapmak, kitaplar ve makaleler okumak, filmler seyretmek gibi faaliyetlerde bulunmak, Siyonist zihniyetin çekim kuvvetine mâruz kalmak tehlikesiyle karşı karşıya kalmak demektir. Dolayısıyla Siyonist zihniyetle mücâdele bireysel değil örgütlü, sistematik bir şekilde yapılmalı ve bu örgütlü yapı içinde yer alan bireyler birbirlerini Siyonizmin çekim kuvvetine kapılma tehlikesine karşı düzenli aralıkla uyarmalıdır.

Bu uyarıdan sonra önce bir öz eleştiri ile devam edeyim: Prof.Dr. İhsan Fazlıoğlu'nun ifâdesiyle 'Müslüman gibi inanıyoruz, Katolik gibi düşünüyoruz ve Protestan gibi yaşıyoruz'. Ben bu tespite "siyonist gibi hissediyoruz" diye bir ekleme yapıyorum.

Nasıl inanırsak inanalım, nasıl düşünürsek düşünelim, nasıl yaşarsak yaşayalım, hepsinde Siyonist hisler etkili oluyor. Ama tam bir Siyonist olamadığımız ve olamayacağımız için Siyonistlerde görüp özendiğimiz dünyevî hegemonyayı elde edemiyoruz; ama inanışımızın, düşünüşümüzün ve yaşayışımızın hakkını veremediğimiz için Siyonistlere dolaylı olarak hizmet ediyoruz. Onlar da kendi açılarından istikrarlı ve tutarlı bir şekilde yaşıyorlar.

Siyonistler gibi bir dünyevî hegemonyayı elde edemiyoruz çünkü Siyonistler buna izin vermiyor. Dünyevî hegemonyanın ontolojik yapısını Siyonistler tespit edip işlettikleri için, şifreli bir bilgisayar yazılımı gibi, bu yapıya müdahale edemiyoruz. Dijital ifâdeyle siyonizmin elinde olan dünyevî hegemonyayı "hackleyemiyoruz." Kendi yazılımımızı yazmaktan da uzağız, çünkü inanma, düşünme ve yaşaya şekillerimiz birbiriyle tutarlı değil.

Siyonist Yahudiliği dışarıdan görüyoruz ama içine giremiyoruz. İçine girmemize izin vermiyorlar. Yahudiliğin bir ırka mahsus olmasının siyâsî sebebi budur. Her şeylerini biliyoruz. Niyetlerini, amaçlarını, hedeflerini açık açık söylüyorlar. Ama televizyon ekranında gördüğümüz bir katili ekranı kırarak cezâlandırmadığıımız gibi, gözümüzün içine baka baka yaptıklarını sâdece buğz ederek seyrediyoruz.

SİYONİST GİBİ HİSSETMEK

Müslüman gibi inanmak, Katolik gibi hissetmek, Protestan gibi yaşamak tamam da, Siyonist gibi hissetmek ne demek

Yalan söyleyince, söz verip tutmayınca, menfaatimiz neyi gerektiriyorsa doğru ya da yanlış olup olmadığına bakmadan ve hiçbir rahatsızlık, vicdan azabı duymadan yapıyorsak, Siyonist gibi hissediyoruz demektir. Kırıntısı bile kalsa, vicdanımızdan gelen sesi türlü bahânelerle susturuyor, kendi yalanımıza kendimiz inanıyor, yaptığımızın yanlış olduğu söylense bile buna hakkımız olduğunu iddia ediyorsak Siyonist gibi hissediyoruz demektir.

Maalesef bu hissetme şekli, tüm dünyâyı etkisi altına almış durumdadır. Bu hastalıklı hissetme şekli Türkiye'yle sınırlı değildir. Bunun sınavını 7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de veriyoruz. Siyonistler bebekleri öldürdüğünde, hastaneleri, okulları, câmileri ve kilisesi bombalandığında "bana ne" diyen, tepki vermeyen, tepki verenlere hakaret eden, sessiz kalan herkes Siyonist hislerin hegemonyası altındadır ve bunu kendi rızâlarıyla yapmaktadır. Bu Siyonizmin bir "başarısıdır." Bu "başarı" kendi kendine olmamıştır. Siyonist zihniyet, örgütlü ve plânlı bir şekilde, avına sinsice yaklaşan bir vahşi bir hayvan gibi hareket etmiştir. Herkesi, herk ülkeyi, her milleti, her ideoloji kullanmış, işi bitince bir kenara atmış ve hatta onlarla savaşıp onları arkalarından vurmaktan çekinmemiştir. Tam bir Siyonist özellik olan bu hâinliğin en belirgin örnekleri ABD'de ortaya konmuştur. Özgürlükler Ülkesi olarak tanıtılan ABD'de Siyonist bir oyun sahnelenmiş ve dünyânın gıpta ettiği Amerikan rüyâsı, siyonistler tarafından gazete yazıları, sinema filmleri, filmlere verilen ödüllerle ele geçirilmiştir. Walter Kerr bunu New York Times'daki 14 Nisan 1968 târihli ve "Skin deep is not good enough" başlıklı yazısında şöyle anlatır:

"II. Dünya Savaşı'ndan bu yana olan şey, Amerikan duyarlılığının kısmen Yahudi, belki de başka bir şey olmadığı kadar Yahudi olmasıdır… Okuryazar Amerikan zihni bir ölçüde Yahudi gibi düşünmeye başladı. Ona bu öğretildi ve buna hazırdı. Gösteri sanatçıları ve romancıların ardından Yahudi eleştirmenler, politikacılar, ilahiyatçılar geldi. Eleştirmenler, politikacılar ve ilahiyatçılar meslekleri icabı şekil vericidirler; görme biçimlerini şekillendirirler."(1)

SİYONİZMİN ÖZELLİKLERİ

Her biri birer yazı hatta kitap veya film konusu olan Siyonizmin özelliklerini kısa maddeler hâlinde özetleyebiliriz.

Örgütlü yapıları vardır

Kendi okullarını, pazarlarını, işyerlerini, derneklerini, vakıflarını, fabrikalarını, bankalarını kurarlar. Kendi öğretmenlerini, yazarlarını, mühendislerini, avukatlarını, politikacılarını, doktorlarını yetiştirir ve her yere yerleştirirler. İçinde yaşadıkları toplumda bir ağ kurarlar. Bunu ağlarını gerecekleri notları sinsice ele geçirerek yaparlar. Daha sonra bu noktaların arasını örgütlü yapılarıyla doldurur ve o toplumu egemenlikleri altına alırlar. İsrail dışındaki ülkelerde, Yahudi olmayanlarla iş birliği yaparlar. Onlara hizmet ederler, onların hizmetlerinden yararlanırlar. Ama İsrail'de Yahudi olmayan birine köle hakkı vermezler.

İki yüzlüdürler

ABD'de sosyal antropoloji alanındaki çalışmalarıyla tanıtan ve Amerikan Antropolojisinin kurucu kabul edilen Frans Boaz'ın savunduğu kültürel çeşitliliği, Siyonistler içinde yaşadıkları toplumu mümkün olduğu kadar çeşitlendirip kendilerini dikkat çekici bir toplum olmaktan kurtarmak için kullanmışlarıdır. Yahudi olmayan bütün toplulukların var olması fikrini savunurlar. Bu toplulukların birbirleriyle karışmasına destek verirler. Ama kendileri bu topluluklardan hiçbiriyle karışmazlar. Kendilerince saflıklarını korurlar. ABD'de Protestan beyazların iktidârını zayıflatmak için 1920'lerde göçmen yasasının esnetilip dünyânın her yerinden ABD'ye göç edilebilmesinin önünü açmışlar ve böylece Protestan beyazların siyâsî gücü kırıp Yahudi lobisinin ABD'de etkili olmasını sağlamışlardır. Bu iki yüzlülüklerini o kadar iyi gizlerler ki, Afro-Amerikalıların haklarını savunmaları için onlara her türlü maddî yardım ve eylemlerinde organizasyon desteği vermişlerdir. Oysa bugün İsrail'e Yemen'den gelen siyâhî Yahudiler, Avrupa'dan gelen beyaz Yahudiler tarafından dışlanmakta ve mülteci muamelesi görmektedir.