Anahtar Kelimeler (Çevre)
"Çevre" kelimesi, bir anahtar kelime olmanın ötesinde, âdeta bir maymuncuk kelimedir, diyebiliriz. Bunun sebebi hem olumlu ve olumsuz anlamda kullanılabilmesi hem de başka şeyler için bir paravan işlevi görebilmesidir.
"Çevre sorunu", "çevre duyarlılığı", "çevreci eylem", "çevre aktivisti", "çevre zirvesi", "çevre kurulu", "çevre bilinci", "çevre dostu", "çevre mühendisi", "çevre düzenleme", "çevre katliamı", "çevre sağlığı", "çevre yolu" ve hatta "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı" gibi birçok yerde "çevre" kelimesini kullanıyoruz.
Gezi Eylemleri
Mayıs 2013'te İstanbul Taksim Meydanı'ndaki parkın adıyla başlayan ve daha sonra ayaklanma ve kalkışmaya dönüşen Gezi Eylemleri de, başlangıçta bir "çevre eylemi" idi. Gezi Parkı'ndaki on- on beş ağacın başka bir yere nakledilmesini "çevre katliamı" olarak lanse edenler, kısa sürede tüm Türkiye'de ayaklanmalara sebep oldu. Ambulanslar, belediye otobüsleri, polis otoları, televizyon kanallarının canlı yayın araçları yakıldı. Binlerce iş yeri talan edildi. Tencere tava sesleri yaşlıları, hastaları, bebekleri gece gündüz demeden rahatsız etti. Elbette "mesele ağaç değil"di. Ama yapılan bunca vandallığın önünde "çevre" kelimesi olunca, bu vandallığı durdurmak için yapılan her iyi niyetli girişim linç ediliyordu. Eylemler başlamadan önce Türk ekonomisi son iki yüz yılın en iyi seviyesindeydi. Amerikan doları, fâiz ve enflasyon düşmüştü. Ama Gezi Eylemleri bitince bütün ekonomik dengeler altüst oldu. Bu çevreci(!) eylemciler, arkalarında dışkı ve idrar kokularından dolayı yaklaşılamayan bir Gezi Parkı bıraktılar. Ama asıl amaçları ekonominin içine etmekti ve kısmen "başarılı" oldu. İlerleyen günlerde de hiçbir şey olmamış gibi işlerine devam ettiler. Gezi Parkı'nı buluşma yeri hâline getiren dizi oyuncuları, yeni dizilerde oynamaya devam ettiler.
Kaz Dağları
Kaz Dağları'nda yapılan çevreci eylemleri de hatırlamak gerekir. Birkaç günlük eylemden sonra tonlarca plastik ambalaj atığını arkalarında bırakanlar da "çevre" kelimesini maymuncuk olarak kullanmışlardı.
Termik Santral
Ancak "çevre" kelimesine neden bu kadar dikkat etmemiz gerektiğini asıl şu olay açıklamaktadır: Türkiye enerji konusundaki yatırımlarına güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi ve nükleer enerji gibi alternatiflerle hız verirken, bir taraftan da artan enerji ihtiyâcını termik (yâni kömür) santralleriyle karşılama karârı almıştı. Nasıl olsa kendi kömürümüzü kendimiz çıkarıyoruz ve bu konuda dışarıya bağımlı değiliz. Ama bu karârın ardından termik santral inşaatları başlayınca, medyada kömür tüketiminin çevreye verdiği zararlarla ilgili kampanya başladı. Yine düğmeye basılmıştı.
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu konuda kamuoyunu bilgilendiren çalışmalar yapsa da "çevreci" medyanın sesi çok çıkıyordu. Ama arka plânda Avrupa'nın kömür üreticileri yerli kömür yerine ithâl kömür kullanılması konusunda bakanlıkla temâsa geçtiler. Yapılan görüşmeler sonucu Türkiye, yerli kömür yerine Avrupa'dan ithâl, "daha kalite ve kalorisi yüksek" kömür kullanarak termik santrallerde elektrik üretme karârı aldı. Ve tahmin edileceği gibi "Termik santral istemiyoruz" diyen çevrecilerin sesi bir anda kesildi.
Çevreci lobi
Anlaşılacağı üzere "çevre", güçlülerin daha güçlü olması ve zayıfların ise güçlenmemesi ve bağımsız olmaması için kullanılan bir sopadır. Brezilya'daki yağmur ormanlarında her yıl İsviçre kadar bir alan tarım arazisi olarak kullanılmak üzere ağaçsızlandırılırken ve burada hayvanlar katledilip hatta soyları tüketilirken, "çevreci" lobi, gelişmekte olan ülkelerin sanayi yatırımlarını dolaylı olarak engellemek için "çevre bilinci" yaygaraları koparmakta ve bunu da bu ülkelerdeki bâzı medya kuruluşlarını kullanarak yapmaktadır.