Gözler refah payında...

Bu haftanın en fazla tartışılan konusu sanırım memur ve memur emeklileri ile SSK, Bağ-Kur emeklilerin alacağı zamdı. Malumunuz, enflasyon rakamları açıklanınca hesap da ortaya çıktı. Memur ve memur emeklilerine yüzde 49.25, SSK, Bağ-Kur ve tarım emeklilerine ise yüzde 37.55 oranında zam kesinleşti. İki emekli grubu arasında 11-12 puan bir fark var. Asgari ücretliye de yüzde 49 zam yapıldığını düşünürseniz, SSK ve Bağ-Kur emeklileri gerçekten de mağdur oldu.
Hükümetin bu konuya kafa yorduğunu biliyoruz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir çalışma yapıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na sunacak. Onlar da bir maliyet hesabı yapacak. Sonra konuyu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a iletilecekleri belirtiliyor.
Ne olur, derseniz.
SSK, Bağ-Kur emeklilerine de 11-12 puanlık bir refah payı artışı yapılabilir.
Ancak sorun bununla biter mi
Bence sorunu çözmenin yolu bu şekilde yüzdelik oranı yükseltmekle olacak boyutta değil...
Çünkü, yüzdelik artışlar gelir dağılımında adaleti sağlamak yerine daha da bozuyor. Toplumun farklı kesimleri arasında eşitsizliğe de neden oluyor.
Örneğin, yüzde 49.25'lik zam ile en düşük memur emekli aylığı 14 bin 741 liraya yükseldi. SSK, Bağ-Kur'da en düşük emekli maaşı şu an için hala 7.500 TL. O nedenle en düşük emekli maaşına refah payı adı altında seyyanen zam yapılması, sonra da yüzdelik artışın uygulanması gerekir. Geçmişte daha çok prim ödeyene daha yüksek zam yapılması da düşünülebilir. Aksi takdirde TÜİK'in son açıkladığı şu tablo daha da kötüleşecek. (En yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay yüzde 48. En düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay yüzde 6)