Aklıselime davet!

Siyaset akıl ve sağduyu gerektirir. Halkı sokağa çağırarak, güvenlik güçleriyle karşı karşıya getirmeye çalışarak, toplumsal barışı zedelemeye uğraşarak, ekonomik aktiviteyi durdurmaya yönelik eylemleri gündeme getirerek siyaset değil ancak popülizm yapılır. Maalesef ana muhalefet partisi CHP'nin için düştüğü durumun özeti budur.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluk soruşturması nedeniyle tutuklanmasının ardından hukukun üstünlüğünü savunan bir siyasi partinin genel başkanı olan Özgür Özel önce halkı sokağa çağırdı. CHP birkaç gün süren sokak eylemlerinde ülkede istenilen kaos ortamını bulamayınca bu kez yeni bir planla sahneye çıktı. Siyasi sorumluluk anlayışını da hiçe sayıp 'Tüketimden gelen gücümüzü kullanalım' diyerek ülke ekonomisini hedef aldı.
Haa, başarılı oldu mu derseniz.
Dün yurdun birçok yerinde alışveriş yapanların, kaferestoranlarda yemek yiyenlerin, pazarlarda alışveriş yapanların fotoğrafları yayınlandı. Rakamlar yarın-öbür gün belli olur. Ama Bankalararası Kart Merkezi'ne göre, Türkiye'de bankalar tarafından verilen kartlarla yapılan harcamalar ortalama günlük 50-55 milyar TL civarında. Harcamaların yüzde 27'si nakit yapılıyor. Yani aşağı yukarı günlük alışverişte dönen para 65-70 milyar TL. Boykota herkesin uymadığını düşündüğünüzde, bir günlük boykotun etkisi 1.3 trilyon dolarlık Türkiye ekonomisi için devede kulak kalacaktır.
Fakat işin rakamsal boyutundan daha önemli olan bir mesele var.
O da şu...
Boykot süreci bir 'amaç sapmasına' uğrarsa, tüketici tepkisi kontrolsüz bir dalgaya dönüşürse ne olacak
Demem o ki, bugün siz hükümete yakın diyerek yaftaladığınız Türkiye'nin yerli ve milli sermayesini boykot listesine eklerseniz, diğer taraf da size yakın olarak gördüğü şirketlerin kapısını açmazsa...
Herkes belirli bir grubu kendi çıkarları doğrultusunda konsolide