KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu üç gün süreyle Türkiye'de çeşitli temaslarda bulundu. Onun Ankara temasları tam da BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs konusundaki yeni şahsi temsilcisi olarak atanan Maria Angela Holguin Cuellar'ın başkent ziyaretine denk geldi. Ertuğruloğlu hem Cuellar'dan ve uluslararası camiadan beklentilerini bir kez daha bir grup gazeteci ile sohbetinde değerlendirdi. Cuellar'ın 6 aylık bir süre için, 2017'de Crans Montana'da çöken müzakere sürecinin devamının mümkün olup olmadığı yönünde bir arayışın olduğunu dile getirerek, "Bu arayışın nedeni, Türk tarafının dik duruşunu yıpratmak, bizim güvenimizi sarsmak, bu oyunu görüyoruz, biliyoruz. Son anda uzatma ile gelmeyin. 6 ay sonunda kişisel temsilcinin yapacağı çok nettir. Ortak zemin var mı, yok mu Olmadığı kesin, bu belli" dedi.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıErtuğruloğlu, 60 yıl boyunca benzerlerini gördükleri bir sürecin tekrarlanmaması gerektiğini vurguladı.
Ortak zeminin Rum tarafının bir devlet, Türk tarafının bir toplum olarak kabul edildiği, ambargolar uygulanmaya, Türkiye Cumhuriyeti adada işgalci olarak görüldüğü sürece bulunamayacağını belirten KKTC Dışişleri Bakanı, "Eşitsizlik temelinde yürütülen bir müzakere sürecinden, eşitlikle kalkmak mümkün değildir. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Kararlılığımız, dik duruşumuz devam edecek, bedeli ne olursa olsun" diye konuştu.
Herkesin Kıbrıs sorununun çözülmesinden bahsettiğini ama yanlış teşhis konulmuş bir sorunu çözmenin mümkün olamayacağını kaydeden Ertuğruloğlu, "Kıbrıs Türkü'nün egemen devlet sahibi bir halk olduğunu kabul edilmesi gerekiyor. Bunun kabul edilmesi Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti'nin temsilcisi olduğu yalanının ortadan kalkması demektir. O zaman müzakereyi kabul ederiz" dedi.
Şahsi Temsilci olarak atanan Cuellar ile bir sorunlarının olmadığını ama beklentileri de olmadığını anlatan KKTC Dışişleri Bakanı, "Olması da mümkün değil. Kıbrıs konusunu zaten bilmiyor, 6 aylık süre içerisinde inşallah yapacağı temaslardan bu konunun ne olduğunu iyice saptayabilecektir. Ama BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin etki alanı içerisine girer ve gerçeklerle bağdaşmayan bir yaklaşım sergilerse bu sadece kendisinin inanılırlığını yıpratacaktır."