Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'nin Hamas ile İsrail arasındaki ateşkesin sahadaki uygulamasını takip edecek görev gücünde yer alacağını açıklamasının ardından buradaki rolüne ilişkin ayrıntılar merak uyandırdı. Çünkü Hamas'ın Türkiye'nin her aşamada garantörlüğü konusunda ısrar ederken, İsrail'in buna karşı çıktığı biliniyor.

Görev gücü ifadesi ilk etapta Türkiye'nin varlık gösterdiği Kosova, Afganistan, Lübnan'daki askeri görev güçlerini çağrıştırsa da ilk aşamada görev tanımı ağırlıklı olarak insani konular olacak bu gücün hangi unsurlardan oluşacağı konusu henüz netleşmedi. Ancak askeri unsurlar verilecek her türlü göreve hazır.

Görev gücünün sadece askerlerden oluşması beklenmezken, asker ve sivil unsurların birlikte görev yapacağı bir yapının söz konusu olabileceği belirtiliyor.

Ateşkesin kontrolünün yanı sıra Filistinli tutuklularla İsrailli rehinelerin takası, kayıp naaşların bulunması ve insani yardımların artılarak dağıtılması gibi görevleri de olacak olan görev gücünde bu konuda deneyimli olan sivil unsurların ön planda olabileceği kaydediliyor. Bu çerçevede görev gücünde AFAD ve Kızılay'a görev verilebilmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Türk askerinin ateşkesin uygulanmasını kontrol edecek şekilde gözlemci statüsünde rolü olabileceği belirtiliyor. Ancak bu yapının büyüklüğü, arabulucu konumundaki ülkelerin hangi görevleri üstleneceği gibi ayrıntıların netleşmesi gerekiyor.