3.5 haftalık geri sayım

2026 yılına bugünden itibaren 3.5 hafta kaldı. Bu süre, Suriye'de SDG'nin yeni yönetime entegrasyonu için kalan süreye işaret ediyor. 10 Mart Mutabakatı olarak anılan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG Komutanı Mazlum Abdi'nin altına imza koydukları sekizmaddelik anlaşma da böyle belirlendi. SDG şimdiye kadar, birkaç zorlamadan sonra, mutabakata bağlı olduğunu açıklayarak zaman kazanmaya çalıştı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan,hafta sonunda yabancı bir haber ajansına verdiği röportajda bir kez daha, SDG'den gelen sinyallerin anlaşmaya uyma niyetinde olmadıklarını, aksine bunu aşmaya çalıştıklarını gösterdiğini söyledi. Fidan, "Bence onlar (SDG) komuta ve kontrolün tek bir yerden gelmesi gerektiğini anlamalı. Hiçbir ülkede iki ordu olamaz. Dolayısıyla yalnızca bir ordu, tek bir komuta yapısı olabilir. Ancak yerel yönetimlerde farklı bir uzlaşıya veya farklı anlayışlara varabilirler" dedi.

Kışkırtmalar şaşırtmaz

Türkiye'de yürüyen Terörsüz Türkiye sürecinin akametini belirleyecek bir unsur haline gelmesi nedeniyle geri sayım sürecindeki ve süre sonundaki gelişmeler önemli. En başta da Şara yönetiminin süre sonunda entegrasyona dirence vereceği tepki. Daha önce Lazkiye ve Suveyda'da yaşanan gerilimlerle, "karşılık verme kapasitesi tartılan" Şara yönetimi açısından SDG meselesi bir yönüyle "egemenlik testi" niteliğinde. Bugün Suriye'nin yeni yönetiminin birinci yılı doldu. Ülkenin her bir santimetrekaresinde "henüz" egemen olabileceğini kanıtlayamayan, zorlandığında taviz koparılabilen bir yönetim, her şeyden evvel güneyindeki ve uzak doğusundaki ülkeler açısından yeğdir. Bu nedenle, Şara yönetimi bir yandan "kışkırtmalara" karşı tetikte olmak, öte yandan da vereceği "tepkinin dozunu" yönetmek zorunda. Çünkü Şara'yı "Suriye'nin yeni diktatörü" olarak tanımlamaya hizmet edecek argüman ihtiyacının sürdüğünü bazı röportajlardan çıkarmak mümkün.

Beşar Esad döneminde Suriye'den yönelen tehditlere düzenlediği harekatlarla güvenlik önlemi alan Türkiye'nin ne yapacağını ise Şara yönetiminin yaklaşımı belirleyecektir. Türkiye'nin tehditleri karşılıksız bırakmama yaklaşımında değişiklik olmayacaktır. Ancak artık "egemenliğine" vurgu yapılan ve bunu pekiştirmesi yönünde destek verilen bir Şam yönetimi vardır. Dolayısıyla, Şam'a rağmen bir tavır beklemek bugünün koşullarında çok gerçekçi değil. Büyük olasılıkla Türkiye bundan sonra, gerekmesi halinde, Şam'ın davetiyle, onun belirlediği çerçevede askeri destek sunacaktır. Bu arada Genelkurmay Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu'nun Genelkurmay İkinci Başkanı Genelkurmay Başkanı Levent Ergün ile davet üzerine gerçekleştirdiği ziyaret özellikle zamanlaması ve içeriği ile bir kez daha vurgulanmayı hak ediyor.