Soyer bahane!

İzmir'in işgalden kurtuluşunun 100. yılı muhteşem bir şekilde kutlandı.Kutlamaların ülke genelinde ses getirmesinin nedeni Tarkan konseriyle taçlanan görkemli tören ve etkinliklerle birlikte, 9 Eylül'ün aynı zamanda 26 Ağustos 1922 günü sabah 05:30'da başlayan ve İzmir'de hükümet konağı binasına Türk Bayrağı çekilerek tamamlanan Büyük Taarruz'un da zaferle sonuçlanmasının 100. yıl dönümü olmasıydı.Muhteşem kutlamaların mimarı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'di. Soyer'in konuşmasını canlı dinledim ve çok beğendim. Geçmişle gelecek arasında sağlam bağlar kuran önemli bir motivasyon konuşmasıydı. Altını kalın bir çizgiyle çizdiği umut, barış, demokrasi ve cumhuriyet ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu kavramlardı ve Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına bir yıl kala çok anlamlıydı.Ben Soyer'in konuşmasını çok beğendim ama iktidar cenahı o konuşma üzerinden kıyameti kopardı, Soyer'i hedef tahtasına koydu.Neymiş efendim şu cümleyi nasıl kurarsın:"Yüz yıl önceydi, bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi."- 100 yıl önce sanki İzmir Yunan ordusu işgali altında değildi.- 15 Mayıs 1919'da İzmir'de Hasan Tahsin işgale gelen Yunan ordusuna ilk kurşunu atmışken, 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Samsun'a çıkıp kurtuluş savaşının fitilini ateşlemişken, 15 bine yakın Anadolu insanı Kuvayı Milliye çatısı altında direnişe geçmişken, Eylül 1919'da Sivas Kongresi toplanmışken, 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi açılmışken sanki Damat Ferit hükümetleri, işgalcilerin, mandacıların kuklası olmamıştı.- 10 Ağustos 1920'de sanki Sevr Anlaşması imzalanmamıştı.- Sanki kurtuluş mücadelesine karşı her türlü entrikaya hainliğe imza atıp, Büyük Taarruz zaferle bitince 10 Eylül 1922 sabahı kendisini kurtarmak için "gayemiz birdir" başlıklı yazı yazan Ali Kemal hiç gaflet, delalet ve hıyanet içinde olmamıştı.- Sanki işgalcilerin asılmasını istediği Boğazlıyan Kaymakamı için ölüm fetvası veren Mustafa Sabri Efendi, Başta Mustafa Kemal olmak üzere kurtuluş mücadelesi verenlere "kahpeler, sahtekarlar, hayasızlar" gibi hakaretler savurmamıştı.- Sanki askeri mahkeme başkanı Nemrut Mustafa Paşa, Gazi Mustafa Kemal'i, Kara Vasıf Bey'i, Ali Fuad Paşa'yı, Adnan Bey'i (Adıvar) ve Halide Edip Hanım'ı ölüme mahkûm etmemişti.- Sanki Kurtuluş savaşı kazanılınca İngiliz Büyükelçiliği'ne sığınan Kiraz Ahmed Hamdi Paşa Kuvayı Milliyecilere, Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarına karşı örgütler kurup isyanlar çıkarmadı.100 yıl önce, İstanbul'da lüks saraylardabinalarda oturup kurtuluş mücadelesine karşı işgalcilerinmandacıların yanında saf tutup gaflet, delalet, hıyanet içinde olan yüzlerce ismi daha sayabiliriz ama biz yazıyı Atatürk'ün gaflet delalet ve ihanetin odağı haline gelen İngiliz Muhipleri Cemiyeti konusunda Nutuk'ta yazdıklarıyla bitirelim:"İstanbul'da çeşitli maksatlarla gizli ve açık olmak üzere kurulmuş, parti veya dernek adı altında birtakım kuruluşlar da vardı.İstanbul'da önemli sayılabilecek kuruluşlardan biri İngiliz Muhipleri Cemiyeti idi. Bu