Erdoğan ne yapacak

Seçim sonuçlarının muhalefet cephesindeki yansımaları çok konuşuluyor ama kimse iktidar cephesinde konuşulanlara ve yaratacağı sonuçlara bakmıyor.

O nedenle dün uzun süre iktidar kanadının önemli isimleriyle konuştum.

Şunu gördüm:

Tabanda siyaset yapanlar sonuca şaşırmamış. Çünkü hepsi bu dip dalgasını fark etmiş, hatta Ankara'ya iletmiş. En büyük şok, "halktan kopuk" Beştepe'de ve AK Parti Genel Merkezi'nde yaşanmış.

Bir AK Parti milletvekiline göre CHP'ye atfedilen "bizim seçmen tıpış tıpış gidip oy verir" söylemi, AK Parti yönetiminde de yaygındı ve bu nedenle Ankara seçmenin taleplerine kulak kapattı.

Bir AK Partili kaynağıma göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir karar vermek zorunda kaldı ve AK Parti kurmaylarından gelen "Emeklilere seyyanen zam yapın, yoksa oy alamayacağız" taleplerine tepki gösterdi. Seçmenin "Para yoksa oy yok" serzenişine "hep bir şeyler dağıtarak mı siyaset yapacağız" yaklaşımıyla karşı çıktı.

Beştepe'de Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve partideki kurmaylarıyla yaptıkları toplantıda mealen şöyle bir diyalog yaşandı:

Parti yetkilisi: Efendim emeklilerin ve düşük ücretlilerin tepkisi çok yoğun. Kütahya, Kırıkkale, Adıyaman, Uşak, Yozgat gibi iller kaybedilebilir. Seyyanen zam yapılmalı.

Mehmet Şimşek: Ekonomimiz böyle bir zammı karşılayamaz, batarız.

Cevdet Yılmaz: Bizim şuna karar vermemiz gerek: Ya partiyi kurtaracağız ya ülkeyi.

Ya partiyi kaybettireceğiz ya devleti batıracağız.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı da gelecek dört yılın daha önemli olduğunu, o dönemi riske atacak bir şey yapmayacağını beyan etti.

Böylece emekliye ve düşük ücretlilere zam kararı alınmadı.

Kaynağıma göre Erdoğan, zaten CHP'de olan belediyeleri kaybetmeyi göze almıştı ama sonraki dört yılını zora sokacak adımlardan kaçınmıştı.

Bir başka AK Partiliye göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan toplumdaki gerçek durumu göremedi. Çevresi, kendisine toplumdaki yoksullaşmayı yansıtmadı. Ekonomi yönetimi makro ekonomik verileri paylaşsa da ekonomik durumun sokaktaki yansımalarını sakladı.

AK Parti ve Beştepe'deki kurmaylar da sosyal ve konvansiyonel medyadaki güçlü propaganda aletleri üzerinden yarattıkları algıyı Erdoğan'a gerçek gibi yansıttılar.

CHP'li belediyelerin sosyal belediyecilik adımları sokakta çok fazla karşılık bulurken, İstanbul'daki halk lokantaları efsaneye dönüşmüşken, kurmayları Erdoğan'a bunların hiçbir işe yaramadığını, göründüğü gibi etkili olmadığını anlattılar.

Ayrıca AK Parti teşkilatlarından gelen bu yöndeki uyarılar da Erdoğan'a yansıtılmadı.

AK Parti yöneticileri ve Beştepe'deki kurmaylar, kendi yarattıkları algının yankılandığı yankı odalarında yine kazanacaklarına inanıp siyasetsizliği tercih etti.

Erdoğan'ın çevresindeki halka, vatandaşın "çıplak vatandaş" haykırışlarını kendisine göstermeyince vatandaş seçim günü Erdoğan'a "kral çıplak" dedi.

Başka bir AK Partili, partinin devletleşmesinin, MHP'yle iş birliği yapılmasının, demokrasiden uzaklaşılmasının, adalet duygusunun kaybolmasının ülkede bir 1989 efekti yarattığını vurguladı. (1989'da ANAP büyük bir yenilgiye uğramış, yerel seçimleri SHP kazanmıştı) Kürtlerin kırıldığına dikkat çekti.

Söz konusu kaynağıma göre, AK Parti ve MHP'nin güneydoğu illerine üç günlük görevlendirmeyle asker taşıması, bu askerlerin iktidar partilerine oy verecek görüntüsüyle toplu halde sandığa gitmesi, büyük kentlerdeki Kürt seçmenin, seçim günü CHP adaylarına yönelmesine neden oldu.