Öfke Yemi

Oxford Sözlüğü tarafından yılın sözcüğü seçilen kavram, sırf dilsel bir yaklaşım değil, aynı zamanda dijital çağa yönelik önemli bir teşhistir.

Oxford ve Cambridge gibi dünyanın önde gelen sözlükleri, her yıl olduğu gibi 2025'te de yılın sözcüğünü belirledi. Cambridge Sözlüğü, ünlü/hayran ilişkisini tanımlayan "parasocial" (parasosyal) terimini seçerken, Oxford Sözlüğü'nün birincisi ise çağımızın dijital dinamiğini özetleyen çok daha kışkırtıcı bir kavram oldu: "Rage Bait" (Öfke yemi).

Türkiye'de de özellikle siyasi ve kültürel tartışmalarda etkisi yoğun bir şekilde hissedilen bu kavramın yılın sözcüğü seçilmesi rastlantı değil. ünkü "Rage Bait", yalnızca geçici bir internet argosu olmanın ötesinde, gündelik yaşantımızın önemli bir kısmını kaplayan sosyal medya dinamikleri hakkında bize kritik veriler sunuyor.

ÖFKE NASIL KÂRLI HALE GELİR

"Öfke Yemi"ni, en yalın tanımıyla, izleyicilerden veya okuyuculardan öfke, kızgınlık veya infial gibi güçlü olumsuz duygusal tepkiler almayı kasıtlı olarak hedefleyen içerik türü olarak tanımlayabiliriz.

Buradaki temel amaç, sanılanın tersine sırf bir çatışma ortamı yaratmak değil, bu olumsuz duygusal tepkileri kullanarak izlenme sayılarını, yorumları ve paylaşımları yani etkileşimi artırmaktır. "Öfke yemi"nin siyasi ve ticari amaçlar için bu denli yoğun kullanılıyor olmasının ana nedeni de işte bu kârlı mekanizmadır.

ALGORİTMANIN BESİNİ: ÖFKE VE SÜRE

Peki neden öfke ve kızgınlık Yanıt, sosyal medya algoritmalarının işleyişinde saklı:

Öfke ve kızgınlık, nötr veya pozitif duygulardan çok daha hızlı ve yoğun bir tepki oluşturur. İnsanlar, bir şeye katıldıklarında değil, bir şeye şiddetle karşı çıktıklarında yorum yapma, karşı argüman geliştirme ve içeriği paylaşma eğilimindedir.

Bu yoğun tepkiler, kullanıcıların içerikle daha fazla zaman geçirmesini sağlar. Algoritmalar, kullanıcıyı platformda tutan her şeyi ödüllendirir. Bu da "öfke yemi"ni, algoritmaların en sevdiği ve en çok görünürlük verdiği içerik türü haline getirir.

Hemen aklınıza, ülkemizde de sık sık gündem olan, bilinçli manipülasyon yürüten sosyal medya "troll"leri gelecektir. İster bireysel hesaplar isterse arkasında örgütlü yapılar olsun; bu hesaplar genellikle karşıt düşünceler veya toplumsal hassasiyetler üzerinden oluşturdukları provokatif içeriklerle kendilerine kalıcı bir etkileşim alanı yaratırlar.

Özellikle siyasi alanda, "öfke yemi" sıklıkla politik, kültürel ve ekonomik içerikli toplumsal fay hatları üzerinden karşımıza çıkar. Bu içeriklerin tehlikeli özelliği, düşünceleri değil, duyguları öne çıkaran türde olmalarıdır. Bu durum, mantık zemininde tartışma ihtimalini ortadan kaldırır ve sosyal medyanın metaforik bir savaş alanına dönüşmesi için gereken zemini fazlasıyla sağlar.

'ÖFKE YEMİ'NİN BEDELİ

Tüm bu yapay öfke ve kışkırtma ortamının ağır bir toplumsal bedeli var. Algoritmanın besini haline gelen bu toksik içerik, etkileşimi yükseltirken toplumsal yapıda ve bireylerin zihinlerinde ciddi yaralar açıyor. Dijital yaşamın kalitesindeki bu hızlı düşüş, gerçek yaşamlarımıza hızla yansıyor.

Aslında sık sık tartışma konusu olan siyasi kamplaşma ve toplumsal kutuplaşma, "öfke yemi"nin hem nedeni hem de sonucudur. Kutuplaşma ortamı, içerik üreticisini daha fazla "öfke yemi" üretmeye teşvik eder. Ortaya atılan bu yemler ise daha fazla kutuplaşma yaratarak bir kısır döngü oluşturur.

Bu döngü, en azından şimdilik durdurulması zor bir süreç. ünkü bu tür ortamlarda, yanlış ve çarpıtılmış bilginin yayılma hızı, "normal" bir ortama göre çok daha fazladır.