Kıbrıs için dikkatli ton

KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ilk yurtdışı ziyaretini adet olduğu üzere Ankara'ya yaptı. Erhürman Kıbrıs'ta 'federasyon' modelini desteklediğinden, Ankara ise 2017'de Crans Montana'da masa devrildikten sonra 'federasyon' modelinden 'iki devletli' çözüm zeminine evrildiğinden gazeteciler olarak ilk ziyarette verilecek mesajlara kilitlenmiştik. Anavatan ile Yavru Vatan'ın bundan sonra birlikte nasıl yol yürüneceğine dair sinyalleri arayacaktık. Cevapları kısmen bulduk da... Soru sorulabilseydi tablo daha da netleşebilirdi ama liderlerin basın açıklamasındaki dikkatli dili ve tonu, bundan sonraki sürece dair bize bir ışık tuttu.

'Dünün güneşi...'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 öncesi ve sonrasındaki dönemde yürütülen çabaları anlatarak, 'çözümün neden iki devletin var olmasından geçtiğine inandığını' anlattı. Hatta ''Dünün güneşi ile bugünün çamaşırı kurutulamaz'' diyerek 'geçmişte denenmiş şeyler yeniden denenmemeli' mesajını yineledi. Bu yeni bir söylem değildi.

Lakin dikkat çekici olan, "İki devletli çözümden başka formül kabul etmiyoruz"gibi sert, net bir tonunun olmamasıydı. Yanılabilirim ama Ankara'nın KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı'na yine de bir manevra alanı bırakmış olduğuna dair hissiyatımı kuvvetlendiren bir diğer şey Erdoğan'ın şu sözleriydi:

''Erhürman'ın Rum tarafına son dönemde verdiği mesajlarda Kıbrıs Türk'ünün egemen eşitliğinden taviz verilmeyeceğini vurgulamasını oldukça isabetli buluyorum.''

Federasyon dikkati

Erhürman siyasi hayatı boyunca federasyonu savunmuş bir isim. Fakat buradaki nüans gözden kaçıyor. Erhürman 'eşit egemenlik temelinde bir federasyondan' bahsediyor. Rumların karşı çıktığı bir pozisyon bu. Erhürman, basın açıklamasında "Kıbrıs Türkleri iki kurucu ortaktan biridir ve halkımın bu statüsü pazarlığa açık değildir.'' diyerek ne pahasına olursa olsun bir federasyonu savunmadığını anlatmaya çalıştı. Bunları söylerken, 'federasyon' kelimesini kullanmamaya özen gösterdi hatta basın açıklamasını bu kelimeyi zikretmeden tamamlaması da ayrıca önemliydi.

Konuşmasında 'Türkiye'nin garantörlüğüne' vurgu yapması ise ileride bir masanın kurulması halinde 'garantörlük' başlığına nasıl yaklaşacağının göstergesiydi. Bu, 'Türk askerinin adadan çekilmesine' mesafeli bir yaklaşım olarak da yorumlanabilir; ama ek soru ihtiyacının hasıl olduğu yerlerden biri burasıydı.

Peki nasıl bir yol

Bir tarafta geçmişte denenen ve sonuç alınmayan federasyon temelli müzakereler, diğer tarafta Rumların baştan karşı çıktığı iki devletli çözüm müzakereleri...2026 Ocak ayı itibariyle AB dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis, bir masa kurmaya pek hevesli; ancak Erhürman da öyle görünüyor ki 'kolay lokma' değil. Geçmiş hataları tekrarlamadan siyasetini yürütmek istiyor ve şunu diyor: