Kavimler göçü

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. Göç konusu hafife alınamaz. Öyle olsaydı tarihte bir dönemi ve toptan bir altüst oluşu getiren olaylar dizisinin adı "kavimler göçü" olmazdı. Neyse, devam edelimSosyolojide daha önceleri sınırlı bir çalışma alanı olan göç sorunu özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın ardından bu bilim dalı içindeki ağırlığını artırmaya başladı. 21. yüzyıla geldiğimizde ise göç meselesi sosyolojinin temel alanlarından biri haline geldi. Üstelik her geçen gün ağırlığı daha da artıyor. Böyle de olmak zorunda çünkü günümüzün en önemli olgularından biri göç ve bu mesele gittikçe daha da önem kazanacak. Kuraklık, kıtlık, savaş ve otoriter yönetimler nedeniyle daha büyük boyutlarda göçlerle karşılaşacağımız aşikâr. Üstelik, göç rotasının tam ortasında yer alan, o meşhur sözde olduğu gibi "Asya ve Avrupa arasında bir köprü olan" ülkemiz bu göç dalgalarından en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Yani bugün gördüğümüz göçmen akını sadece fragman.Türkiye'de halihazırda göç meselesinin büyük sorun teşkil eden iki ayağı var. Birincisi, diğer tüm özellikleri bir yana bırakın, sadece sayıları nedeniyle bile büyük sorun oluşturan Suriyeli göçmenler, ikincisi ise özellikle Afganistan ve Pakistan üzerinden gelen kontrolsüz göçmenler. Elbette Afrika'dan gelen göç dalgası da dikkate alınması gereken bir başka unsur ve başka göç rotaları da söz konusu ama Suriyeli göçmenler ve Afganistan, Pakistanlı göçmenler kadar ciddi bir sorun oluşturmuyor. Bu arada her bir sığınmacı grubunun hukuki statüsü de birbirinden farklı. Mesela Suriyeliler yasal bir statüye sahip ama kaçak girenlerin böyle bir statüsü yok. İkincisi konusunda yapılması gereken belli: Sınır güvenliğini en üst seviyeye çıkartılması ve kaçak girenlerin hızla geri gönderilmesi şart. Bu acilen atılması gereken bir adım. Üstelik bu adım göstere göstere atılmalı ki kamuoyunun bu konudaki endişesi bir an önce hafiflesin. Suriyeli göçmenler konusu ise çok daha çetrefilli bir mesele. Göç sosyolojisi çalışmaları bize gösteriyor ki bu tür kitlesel göçlerde geri dönme oranı çok düşük. Gidenlerin en az yüzde 70'i gittiği yerde kalıyor. Suriyeliler konusunda durum belki biraz daha farklı olabilir. Yapılan çalışmalara göre Suriyelilerde geri dönme oranı nispeten artsa bile uzmanlar en az yarısının burada kalacağını düşünüyor. var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6750788;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6750788;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardeniz-bayramoglukavimler-gocu-6750788' });Bu konuda önümüzde iki yol var. Birincisi, tüm gerçeklere ve insani bir duruşa aykırı bir şeklide hepsini göndereceğiz demek, bireysel suçlar ya da kültürel farklılıklar nedeniyle toptancı ve ırkçı bir bakış açısına savrulmak. İkincisi ise bilimin bize anlattığı gerçekler ışığında hareket ederek insani bir çözüme ulaşmak. Bunun yolu da konuşmaktan geçiyor. Sakince, hakaret etmeden, yaftalamadan konuşmak. Göçmenlerin