Komisyonun raporlama evresi sona yaklaşırken, kamuoyunun asıl merak ettiği soru şu: Nasıl bir yasal düzenleme geliyor Aslında cevap büyük ölçüde ortada. Buna daha önce de değindim. Bugün bir adım daha ileri gitmek istiyorum...
ASLINDA HERŞEY KONUŞULDU...
Partilerin hukukçu kurmaylarının açıklamaları, Komisyonun hukuk ve insan hakları alanında çalışan akademisyenleri ve baroları dinlediği üç toplantının tutanakları birlikte okunduğunda, geçiş sürecine ilişkin mevzuatın ana hatları netleşiyor. Bugün bu verilerden hareketle -kendimce- gündeme gelmesi muhtemel düzenlemeyi zihnimizde somutlaştırmaya çalışacağım.
HUKUK AKADEMİSYENLERİ NE DEDİ
2 Ekim'de yapılan on üçüncü toplantı, sürecin sadece bir "çözüm" değil, kalıcı bir düzen olarak ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Dinlenen akademisyenler, bu sürecin salt bir yasa değil, aynı zamanda bir toplumsal sözleşme niteliği taşıması gerektiğini vurguluyor. Anadil ve belediyelere yönelik görevlendirmelerin hukuki olmaktan ziyade toplumsal algı açısından sembolik bir anlam taşıdığı ifade ediliyor. Ceza hukuku alanında çalışan akademisyenler ise genel affın hukuk devleti ilkesini zedeleyebileceği, adalet duygusunu tatmin etmeyeceği ve toplumsal tepki doğuracağı uyarısında bulunuyor. Bunun yerine umut hakkının alternatif bir araç olarak değerlendirilmesi öneriliyor.
"ENTEGRASYON HUKUKU"
17 Eylül'deki onuncu toplantının merkezinde yeniden entegrasyon, mağdur hakları ve sürecin izlenmesi var. Burada öne çıkan ortak görüş şu:
Bu düzenleme mevcut kanunların içine serpiştirilmemeli; silahsızlanma sürecine özgü, müstakil bir kanun olarak hazırlanmalı. Silahsızlanma, eve dönüş ve toplumsal bütünleşme tek bir çerçevede ele alınmalı. Yerel yönetimlerde yeniden yapılandırma ve mağduriyetlerin geniş kapsamlı ele alınması da bu başlığın önemli unsurları arasında.
"HUKUK DEVLETİNİN GÜÇLENDİRİLMESİ"
27 Ağustos'taki altıncı toplantıda barolar dinlendi. Bu toplantı, sürecin hukuki omurgasına dair en net tabloyu sunuyor. Hukuk devleti ilkesinin güçlendirilmesi, yargı bağımsızlığı, AİHM ve AYM kararlarının uygulanmaması sorununun aşılması temel vurgular arasında. Ayrıca geçiş sürecine özgü düzenlemelerin geçici olması kadar, bazı yapısal düzenlemelerin geçiş sonrasında da sürdürülmesi gerektiği konusunda geniş bir mutabakat bulunuyor.
KANUNUN KODLARI
Tüm bunlardan yola çıkarak "bizi nasıl bir düzenleme bekliyor" sorusuna kendimce sekiz başlıkta şöyle cevap verebilirim:
1. Amaç ve Kapsam: Bu bölüm düzenlemenin hangi tarihsel ve hukuki durum için hazırlandığının ortaya konulacağı bölüm olacak. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silahlı faaliyet yürütmüş bir terör örgütünün, kendi iradesiyle fesih kararı alması, silahsızlanması ve tüm örgütsel yapılarının fiilen ortadan kalkması sonrasında ortaya çıkacak geçiş döneminin hangi esaslara göre yönetileceği düzenlenecek bu bölümde...
2. Kavramsal Çerçeve (Tanımlar): Bu bölümde uygulamada tereddüt yaratabilecek temel kavramların anlam alanı belirlenir. Fesih ve tasfiye kavramlarının hukuki karşılığı, lojistik destek, propaganda ve fikrî katkının sınırları, doğrudan şiddete katılmamış kişiler ile örgüt yöneticileri arasındaki ayrımlar bu çerçevede açıklanacak ve böylece uygulayıcılar açısından yorum birliği sağlanacak ve keyfî genişletmeler önlenecektir.
3. Örgütsel Tasfiye Sürecinin Tespiti: Bu başlıkta örgütün "gerçekten" feshedildiğinin ve silahlı kapasitesini yitirdiğinin nasıl ve kimler tarafından tespit edileceği belirlenecek... Mevcut idari güvenlik mekanizmalarının (istihbarat, güvenlik, karar alma mercileri) bu süreçte nasıl çalışacağı, bunların bir araya getirilerek özel bir tasfiye tespit yapısı oluşturulup oluşturulmayacağı bu başlıkta tartışılacak.

7