Soykırıma "ortak olma" suçu

İyi bayramlar ama Gazze'deki tablo hiç iyi değil! Hatırlayanlar bilir Gazze'ye başlayan saldırıların ilk günlerinde "okullar, hastaneler ve mabetler vuruluyor" haberleri çıktığında vicdan sahibi herkes ayağa kalkmıştı. Haber niteliği taşıdığı için "mecburen ve istemeyerek" de olsa malum uluslararası ajanslar bile haberi geçmişti. Ama o tarihte Alman haber ajansı, Deutsche Welle (DW) bir manşet atmıştı, hiç unutmuyorum...

DW'nin manşetini unutmayalım

DW'de Clare Roth tarafından kaleme alınan "Hangi eylemler savaş suçu kabul edilir" başlıklı yazısı İsrail'i aklamak için savaşta sivillerin ölmesinin her zaman savaş suçu sayılamayacağı, askeri hedeflerin bazen okul veya hastane görünümlü yerler olabileceğinden bahsediyordu. Hatta ne yaparsanız yapın failleri yargılamak zor diyerek şu cümleyi kuruyordu: "UCM, 2015'te Filistin'i üye devlet olarak tanıdı. Ancak İsrail...UCM'ye üye değil. Bu nedenle, UCM'nin mevcut çatışmadaki savaş suçlarını belirleme yetkisi olmasına rağmen, kararlarının İsrail üzerinde hiçbir yaptırımı yok..." O tarihlerde konuyu "DW savaş suçlusu sayılır mı" başlığı ile ele almıştım... (https:www.star.com.tryazardw-savas-suclusu-sayilir-mi-yazi-1821314)

Almanya birçok konuda yasak getirdi

Almanya'nın meseleye bakışı aslında çok net. Bunun ispatı sadece DW'nin manşeti değil. Filistin'e destek mitinglerine getirilen yasakları, bu bağlamda faaliyet yapan kuruluşların izinlerinin iptal edilmesini ve nihayet Anayasayı Koruma Dairesi (BfV) tarafından yapılan açıklamaları hatırlayalım. Şansölye'nin şu cümleleri ise hep hatırlanacak: "...Hemen ateşkes ya da uzun bir ara talebinin doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu, İsrail'in, Hamas'ın toparlanmasına izin vermesi gerektiği anlamına geliyor..."

Felsefecilerinin dedikleri de aynı...

Almanya'nın meseleye bakış açısında önceki hatalarının bedelini ödemek adına ayrımcı davranması gerektiği filozofların telkini ile tahkim edildi aslında. Zira Almanya'da içinde meşhur Habermas'ın da bulunduğu bir grup felsefeci bir bildiri yayınladı. Bildiride, yaşanan hadiselerin Avrupa'da tekrar Yahudi düşmanlığına bir zemin hazırlamasından korktuklarını ifade ediyorlar, bunun için Alman hükümetinin tarihten gelen yükümlülüğü çerçevesinde "özel" tedbirler alınması gerektiğini vurguluyorlardı. Hamas'ın açık suçlu, İsrail'in ise suçluluğunun muallak bir durum olduğu zira savunma hakkı kullananın İsrail olduğu belirtiliyordu metinde. Bu konu çok tartışıldı, ağır ve okkalı cevaplar geldi bu filozoflara ama "geçer akçenin" bu düşünce olduğu halen net!

Almanya İsrail'e destek nedeniyle yargılanıyor

Almanya'nın bu dolaylı desteğinin en görünür biçimi ise Nikaragua'nın yaptığı başvurudur. Nikaragua "Filistin'de soykırıma ortak olduğu" gerekçesiyle Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanına başvuruda bulundu. Süreç devam ediyor. Dava, Almanya'nın tarihi geçmişi açısından oldukça hassas ve ciddi bir suçlama... Almanya'nın Holokost'tan sonra maruz kaldığı bu ciddi suçlamanın temelinde İsrail ile yaptığı güvenlik anlaşması ve silah yardımı var. Pek tabi bu biçimde davranan tek ülke Almanya değil. ABD ve İtalya bu anlamda önemli bir paya sahip.