Silahlardan sonra hukuk - 2

Terörsüz Türkiye sürecinde ne gibi mevzuat değişiklikleri bizi bekliyor sorusuna cevap aramaya devam edelim bugün... Hiç şüphesiz ilk durak bu konuda etkin pişmanlık hükümleri... Öncelikle şunu söylemek gerekiyor, etkin pişmanlık kişinin affedildiği anlamına gelmez...

ETKİN PİŞMANLIĞI ÖĞRENELİM...

Türk Kanuni sistematiğini iyi anlamak gerekiyor. Bunun için TCK 221.maddeye bakalım:

Birinci bent şöyle diyor: "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçu nedeniyle soruşturmaya başlanmadan ve örgütün amacı doğrultusunda suç işlenmeden önce, örgütü dağıtan veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlayan kurucu veya yöneticiler hakkında cezaya hükmolunmaz..." Bu bendin uygulanması için soruşturmanın başlamamış olması ve bir suçun işlenmemiş olmasının yanında verilen beyanın örgütün dağılmasına, faillerin bulunmasına hizmet etmesi gerekiyor. Kurucusunun örgütü dağıtması halinin ise suç işlenmeden önce olması şart!

İkinci bentte ise örgüt üyesinin, örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde kendisine ceza verilmeyeceği kurala bağlanmış... Üçüncü bentte ise örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeden yakalanan örgüt üyesinin, pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi halinde cezasızlık hali öngörülmüş...

ORTAK ÖZELLİK: VAR OLAN ÖRGÜT!

Tüm bentlerin farklı görünümü olsa da tek bir ortak özelliği var: Bahse konu "örgütün varlığı" yani aktif halde faaliyetlerine devam ediyor olması... Yaşanan süreç kendisini tasfiye eden örgütle ilgili. Mevcut mevzuat böyle bir durumu öngörmemiş... Bu noktada şayet tasfiye tamamlanırsa bir düzenlemeye gidilmesi olası... Bir de "yargılanmamış kimseler için etkin pişmanlık söz konusu olur iken cezası kesinleşmiş yani hükümlüler için durum nasıl seyredecek" sorusu var... Neresinden bakarsak bakalım yeni bir etkin pişmanlık ve buna bağlı özel bir "denetim" mekanizması öngören sistem gerekiyor...

KAYYIMLAR İÇİN YASAL DÜZENLEME İVEDİ Mİ

Bir başka sorun da burada düğümlenmekte... Bildiğiniz üzere Belediye Kanunu "...belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması... hallerinde...(m.45)" bunların yerine görevlendirme yapılabileceğini düzenlemiş.

GÖREVLENDİRİLEN KİŞİ DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ

Görevlendirilecek kişinin seçilme yeterliliğine sahip olması dışında bir şart yok... Genel uygulama Vali veya bir mülki idare amirinin görevlendirilmesi şeklinde oluyor. Görevlendirilme (yani kayyım) suretiyle yönetilen belediyede meclisin toplanması yasak değil, şarta bağlı: Başkanın çağrısı.

MECLİSLER TOPLANTIYA ÇAĞRILABİLİR...

Aslında hiçbir yasa değişikliği olmadan bu konuda bir esnemeye gidilmesi mümkün. Öncelikle Meclisinin mevcut görevlendirilen başkanlar ile toplantıya çağrılması sonrasında ise Belediye meclis üyeleri arasından yeni bir görevlendirme yapılması... Bir adım sonrası ise feshin tescilinden sonra olabilir. Bu konuda adli soruşturmada başkanlar hakkında verilecek bir mahkeme veya savcılık kararının önemi büyük. Bu durumda uzaklaştırma kararının İçişleri Bakanlığınca kaldırılması veya uzatılmaması yönünde işlem tesis edilmesi gündeme gelebilir.

15 TEMMUZ VE ERDOĞAN...

Dün anlamlı bir gündü... Tam dokuz yıl önce bugünler millet, devletini ateşin içinden çekip aldı.

Bugün Türkiye Yüzyılını, Terörsüz Türkiye'yi, Yeni Anayasayı ve Büyük Türkiye'yi konuşabilmemiz 15 Temmuz gecesi gösterilen o direniş sebebiyledir.

O gece Erdoğan'ın gerçek bir lider olduğunun da tescil edildiği akşamdı. Herkesin gözü ondaydı, o milletinin içindeydi. O gece sadece sevenlerinin değil, eleştirenlerin, oy vermeyenlerin, uzak kaçanların bile gözü onu aradı. O ne diyecek diye beklediler. Zira bu zor zamanın anahtarını elinde tutan liderdi.