Sabah kuşağı programlarının birinde dile getirilen bir konu var çok önemli... Dijital çağın getirdiği suçlardan biri bu. WhatsApp veya benzeri internet tabanlı iletişim uygulamalarında birisi, görüntülü arama yapıyor. Siz de "kim bu diye" düşünerek, açıyorsunuz aramayı. Arayan şahıs "uygunsuz vaziyette" karşınızda. Ama siz arama ekranında onunla konuşuyor görünüyorsunuz. O an çekilen bir ekran fotoğrafı her şeyin başlangıcı oluyor. Bu fotoğrafın yayılmaması için sizden bir miktar para isteniyor. Devam ediyor bu peyder pey... Halbuki hiçbir suçunuz yok, hiçbir dahliniz yok...
SADECE BU DEĞİL...
Bu sadece bir örnek. Başka türleri de var. Ticaret sitelerine girmek için istenen "onay kodlarını" WhatsApp'tan gönderilen "taklit mesajlar" ile almak. Özellikle yaşlı ebeveynlere yönelen ve çocuklarının ağzıyla mesaj atarak dolandırmak. Profilinizi kopyalayıp bunun üzerinden iletişime geçmek. Ara ekran tesis ederek uygulama üzerinden "sahte alışveriş" ile ödeme yapmanıza sebep olmak. Restoranlardaki QR kodlarına telefonunuzdaki şifre bilgilerini alabilecek yazılım yüklemek yani siz menüye girerken bilgilerinizin çalınması. Ve nihayet deepfake yani "derin sahte". Birçok misali var ve gün geçtikçe gelişiyor. Ama hukuk geride kalıyor maalesef...
EYLEM SUÇ AMA...
İlk anlattığım "uygunsuz görüntü dolandırıcılığı" bir suç. Şantaj suçu (TCK m.107). Cezası 3 yıla kadar hapis. Evvela böyle bir eylemin cezasının özellikle internette yayılma hızı de düşünülerek tekrar gözden geçirilmesi lazım. Sorunu bu cezanın artması da çözmüyor. Peki nasıl engelleyeceğiz. Buna ilişkin "gayet hantal" ve "uzmanlaşmamış" bir yapımız mevcut. Özellikle zaten yetersiz olan internet mevzuatında AYM'nin iptal kararları ile doğan boşluğun getirdiği sorunu görmeliyiz. Hatta kararların bir kısmında AYM üyelerinin de meseleyi anlayamadığını, iptal ettiği hüküm ile gerekçenin uyumsuzluğu sebebiyle net biçimde anlıyoruz. İşte tüm bunlar, mağduru daha çok mağdur eden bir tablo çıkarıyor karşımıza...
ULUSLARARASI İŞLER DE BÖYLE...
Sadece bireyler arasındaki mesele değil. Devletlerde bu tehdidin, farklı bir boyutuyla muhatap. İnternetle beraber "konvansiyonel" savunma sistematiğinin evrildiği ve artık "internette verilerini muhafaza edemeyen devletlerin egemenlik yitimi ile muhatap olacağını" söylemek mümkün. Zira, bizim için basit görünen "bilgi parçacıkları" yani veriler, uzmanlarının elinde çok anlamlı hale geliyor. Toplumsal yatkınlığı ve beklentileri ölçmenin yanında, bu parçacıklar eliyle en gizli bilgilere dair fikir elde edilmesi mümkün. Yapılan korsan saldırılar ile devletlerin "işlemedikleri suçların faili haline" getirilmesi de olası... Sonrası ise bilenen şeyler... Şantaj marifetiyle "devletin ve milletin zararına" olacak taleplerin yerine gelmesini sağlamak...

84