Bir film repliğinin siyaset ve hukuk gündemini özetleyeceğini düşünemezdim. Gelişen hal bu maalesef.
CHP'nin kurultay iptali davalarından çıkıp başka bir konuyu yazmak mümkün olmuyor.
Bugün de bu konuyla başlayıp başka gündemlerin hukuki durumuna dair birkaç düşüncemi paylaşmak istiyorum...
ANKARA'DAKİ SON KARAR...
Perşembe günü "son dakika" gündeme bir karar düştü. Karar, İstanbul kurultayının iptali için Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin davayı reddetmesine dairdi. Yani mahkeme İstanbul kurultayının iptalini isteyenlerin taleplerini kabul etmedi. Peki bunun sonuçları ve İstanbul'daki gelişmelere etkisi ne olacak Bunu beş madde de özetleyebilirim:
1. Ankara ve İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri arasında bir astlık ve üstlük ilişkisi yok. Aynı konularda farklı karar üretmeleri mümkün. Zaten Bölge Adliye Mahkemeleri, Yargıtay bunun için var. Farklı kararları tek bir sonuca bağlamak ve uyumu sağlamak için...
2. İstanbul'un geçici heyet tayinine ilişkin kararı ayakta. Ankara'nın verdiği karar ile -dolaşan tezviratın aksine- İstanbul'un kararı ortadan kalkmıyor. İstanbul'un kararını etkileyecek tek karar CHP'nin itirazı ile bu kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesidir.
3. Ankara'nın verdiği karar da kesin değildir. Tıpkı İstanbul mahkemesinin kararı gibi. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi dosyayı inceleyip verilen kararı kaldırabileceği gibi başka bir gerekçe ile de ret kararını perçinleyebilir veya kararı onar. Bu halde bile İstanbul'daki süreç devam edecektir konu ta ki Yargıtay'a gidene kadar! Şayet böyle bir durum oluşursa kanunen Yargıtay'ın bu kararlar arasındaki uyuşmazlığı gidermesi mümkün. (5235 s.K m.35)
4. Bir de kararın oluşturduğu kafa karışıklığı var. Anılan karar "kısa karar" olarak nitelediğimiz bir metin. Kararda "davanın reddine" ifadesinin başında esastan mı, usulden mi olduğuna dair bir niteleme yok. Alttaki satırlarda "usulden ret" nitelemesini kullanınca diğer durumların "esasa" dair olduğu sonucuna ulaşılıyor haliyle. Bu yorumları da doğal karşılıyorum. Ancak "hak düşürücü" süre sebebiyle ret kararı da bir "esastan ret" türüdür. Kararın gerekçesini görmek gerekiyor. Bunun için 15 gün beklemeye de gerek olmadığını düşünüyorum. Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin hızlı biçimde bu kararı yazması lazım...
5. Tüm meselenin odağı 15 Eylül'deki dosya. Ankara'da böyle bir karar çıkınca "işte adalet" diyenler, Ankara'nın bir başka mahkemesinden gelecek ters bir karar için ne diyecekler görmek gerekiyor. Bu arada 15 Eylül'de bir karar çıkmaması veya kararın iptal talebini reddetmesi de mümkün. Hukuk böyle bir şey. Matematik sorunu çözer gibi bir yeknesaklık beklenmemeli... Kaldı ki Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve YSK kararları "yargıya müdahale" meselesi hakkında bizi objektif düşünmeye sevk etmeli...
Celse tutanağı böyle.
Kamuoyunda çok merak ediliyor.
Ankara 3 Asliye Hukuk Mahkemesinin red gerekçesi somut değil bunun için gerekçeli kararı görmek lazım. Ama her halde bu karar, İstanbul kararını etkilemez. Onun kesinleşme seyri İstanbul Bölgede devam ediyor...
15 Eylül'deki... pic.twitter.com/BhbgoTWdZR
CAN HOLDİNG VE KAYYIM
Show TV ve Habertürk'ün de içinde bulunduğu Can Holding ile ilgili yürütülen soruşturma sebebiyle el koyma işlemi yapıldı. İddialar vahim ve süreç devam ediyor. Buradaki kafa karışıklığına sebep olan "kayyım atanması" meselesine dair birkaç hususun altını çizmek gerekiyor: